|
|
Kapıyı tıklatırken "Lütfen içeride kocam olmasın" dedi
Kadın bir otel odasının kapısında ne yapacağını bilmez bir şekilde içeriden gelen gülüşleri dinledi. Neden sonra nazikçe kapıyı çaldı
Kadın ağlayarak söze başladı. "Hayatında biri olduğuna eminim. O da inkar etmiyor zaten. Herhalde boşanacağız. Ben affetmesine affederim ama nereye kadar? Her gün ne yapıyor ne ediyor şüphesiyle yaşanmaz ki..." Karşısındaki sarışın kadın gülümsedi, elini elinin üzerine koydu. "Tamam canım, iyi ki çocuğunuz yok. Elini sallasan ellisi. Sen de o kadar üzülme artık. Boşanmak istiyorsan ona göre bir hayat çizeriz. Her koşulda arkandayım hayatım, maddi manevi." Dediğini de yaptı gerçekten. Kötü gün dostu olduğunu gösterdi. Hiçbir gün yalnız bırakmadı aldatılan arkadaşını. Neredeyse ayrılmaz ikili gibiydiler. Kadın bir türlü boşanmaya karar veremiyordu. Kocası da üstelemiyordu. Aynı evin içinde iki yabancı yaşıyordu sanki. Bir gün iki arkadaş sohbet ediyorlardı, kadının kocası "Çıkıyorum" diye seslendi. "Gördün mü karı koca değil, evi paylaşan kiracılar gibiyiz" diye söylendi kadın. "Geçer" diye cevap verdi arkadaşı, "biraz zaman ver." O sırada gözü arkadaşının yapılı saçlarına takıldı. "Hayrola?" diye takıldı, "Akşam nereye? "Eskilerden biriyle yemek yiyeceğiz" diye cevap verdi sarışın. "Özel mi?" "Olabilir, daha bilmiyorum." "O zaman senin için harika bir Gucci elbisem var. Hiç giymedim. Müthiş seksi. Hadi nazlanma gel de bir bakalım üzerine olacak mı?" Gucci elbise oldu. Hem de tam oturdu. Kadın arkadaşına şöyle uzaktan bir baktı. "Çok güzel oldun. Bu da adamın şansı yani..."
***
Cesaret edemedi. Aslında iyi araba kullanırdı ama bu kez direksiyonu doğru tutacağına bile emin değildi. Saat gece yarısını geçmişti. Bir aşk filmi seyrediyordu mesajı aldığı zaman. "Kocanız şu otelde, şu odada bir başka kadınla beraber" diyordu mesajda. Bütün vücudu buz kesmişti. Uzun süre kavga etti kendisiyle. Gitmeli mi, gitmemeli mi? Ya birisi benimle dalga geçiyorsa? Dayanamadı, bir taksi çağırdı. Yolda boş gözlerle ışıklı İstanbul'u seyretti. Otel odasının kapısında bir süre durdu. İçeriden gülüşmeler geliyordu. "Ya rezil olursam?" diye düşündü. Aman boş ver. Kapıyı kibarca tıklattı. Kapı açılırken "Lütfen kocam olmasın" diye dua etti. Lütfen o olmasın. Ama oydu. Adam şaşkın bir bakışla, "Ne işin var senin burada?" deyiverdi. Sahi ne işi vardı gece yarısı bir otel odasının kapısında? Kadının bir anda midesi bulandı. "Tamam" dedi gidiyorum, "Zaten gelmem yanlıştı." Adam derin bir nefes alıp bir adım arkaya çekildi. O anda gördü sandalyenin üzerine atılmış elbiseyi. Hani o seksi olanı. Gucci'yi.
***
Bu hikaye tamamen gerçek. Üstelik taraflar da topluma mal olmuş kişiler. İlk duyduğumda "Nasıl yani?" demiştim. "En yakın arkadaş, kadının kocasıyla buluşmak için ondan elbise mi ödünç almış?" Hadi canım oradan. Kesinlikle uydurmadır. Uydurma değilmiş. Üstelik aldatılan kadınla da tanıştım sonradan. Söz verdiğim için yazamadım şimdiye kadar. Hafta başı patlayan başka bir evlilik skandalı ortaya çıkınca dayanamadım. Sizlerle paylaşmak istedim. Hani sık sık diyoruz ya erkekler aldatıyor diye. Kocaman bir palavra. Bu adamların hepsi mi Rus düşkünü yani? Hepsi mi parayla beraber oluyorlar? Hiç sanmıyorum. Eğer bu adamlar eşlerini aldatıyorsa, bir o kadar da aldatan kadın vardır, inanın. Yoksa kimle yapacaklar? Mori Restoran'ın sahibi karısını ortağıyla yakalamış. Üstelik kadın ilişkisi olmasına rağmen kocasından da çocuk yapmayı ihmal etmemiş. Kadınla diğer ortağı yakalatan ise restoranın eski halkla ilişkiler müdiresi. Niye o? Çünkü ortağının karısıyla beraber olan, daha önce onunla berabermiş. Peki o adam evli mi? Evet tabii ki. Evli iki adam, birinin karısıyla işi pişiren diğeri. Evli patronuyla beraber olan bir çalışan ve kocasını her şeye rağmen affeden bir öteki kadın. Ne demiş peki? "Bu ne ilk ne de son, ben onu yine affettim." Kimsenin midesi bulanmıyor mu? En çok da üçüz çocukların fotoğrafını gazetede görünce üzüldüm. İleride bir gün arkadaşları dalga geçmez mi onlarla, "Senin annen" diye söze başlamazlar mı acımasızca... Ya da gazetelere böyle bir konuda görsel malzeme olmaları ne kadar doğrudur? Ben boşu boşuna yaşları 15-16 yaşında olan ama anneleri gibi giyinen ve davranan küçük kadınları yazmıyorum. Öyle çabuk tüketiyorlar ki hayatı. Öyle tatminsizler ki... Büyüyünce ellerindekinin kıymetini bilmeden başka sulara yelken açıyorlar... Tıpkı bu hikayelerde olduğu gibi
***
Gucci elbisesini kocasıyla randevuya giden arkadaşına veren kadın mı ne oldu? Barıştı canım. Hala evli. O günden sonra parmağında büyük bir tek taş var, bilmem kaç karat... Sarışın arkadaş mı? O zaten evliydi. Şimdilerde herhalde bir başkasına yakın dostluk ediyordur.
|