Bizim Vekiller
Milletin olmadığı yerde vekiller de durmadı! Her ne kadar 'Belçikalı siyasetçi' olsalar da 'anayurt'larına, Türkiye'ye gittiler
Belçika'da yaşayan Türkler'in toplu olarak siyasete merak salmaları, çok değil bundan altı yıl önce başladı. 13 Haziran 1999 seçimlerinde ilk kez 27 Türk kökenli Belçikalı politikacı siyaset arenasına çıktı. Evlerde ve kahvehanelerde Belçika siyaseti konuşulmaya başlandı. Bütün partilerin Türk kökenli adayları, o bilinen seçim vaadlerine başladı. Avrupa Türk Akademisyenler Birliği (EATA) herkesi bir masa etrafına topladı, düzenlediği bir panelde. O panelde 'Neden birlik olmuyoruz? Neden dirlik olmuyoruz?' tartışmaları yapıldı. 'Neden bütün partiler en az bir tane Türk kökenli aday gösteriyor?' soruları yöneltildi. Ve 'Neden bir-iki aday üzerinde yoğunlaşıp seçilmesini sağlamıyoruz? Bazıları seçimlerden çekilsin oyları bölmesin' önerisi gündeme geldiğinde sözü alan Selçuk Perin "Benim sadece Türk oylarına ihtiyacım yok. Yeterince Belçikalı çevrem var" dedi. Seçimlerden sonra merak ettim, Selçuk Perin'in aldığı oy sayısına baktım. Sadece yirmi üç (rakamla 23). Hal böyle olunca... Siyasetçi seçmeninin yanında olmalı. Yaz tatili gelince, kimileri onlara hala 'gurbetçi' dese de Avrupalı Türkler anayurtlarının yolunu tutar. Onlar her ne kadar Belçikalı siyasetçi olsalar da anayurtları Türkiye. Millet nerede vekil de orda. Yoksa zaten 'milletin vekili' olunamaz... Anayurtları Türkiye'ye giden Avrupalı Türklerin vekilleri, seslerini duyurmak için her gün bir başka yayın organına konuşuyor. Bizim dış haberlerden arkadaşımız Neşe Mesutoğlu da AKP'nin davetlisi olarak Türkiye'ye giden parlamenterlerle konuştu. Ankara'da Başbakan Erdoğan'dan önce İstanbul'da Neşe'ye konuşan Avrupalı siyasetçiler! Türkiye'den 'Biz' diye söz ediyorlar. Editör arkadaşlarımız, mantık gereği arabaşlıklarda 'Siz'i kullanıyor. Belçika'dan senatör Fatma Pehlivan, 'Karamsar olunmamalı. Sadece son dönemde çaba gösteriyoruz' diyor. Danimarka'dan milletvekili Hüseyin Araç, 'Bizi tanımıyorlar. AB bizi yanlış tanıyor' diye konuşuyor.
BİZ VE SİZ KARIŞIYOR Kim 'biz', kim 'siz' belli değil... Memleketi Afyonkarahisar'ın Emirdağ İlçesi'ne giden, Afyonkarahisar Valisi Muzaffer Dilek ve Belediye Başkanı Abdullah Kaptan'ı makamında ziyaret eden ve Emirdağlılar Lokali'nde konuşan Avrupa Birliği'nin ilk ve tek Türk kökenli Bakanı Emir Kır, "Tahminime göre, Fehriye Erdal hem Türkiye'de, hem de Belçika'daki suçlarından dolayı eninde sonunda yargılanacak" diye açıklama yapıyor. Emir Kır sanki terör örgütü DHKP-C militanı Erdal'ı Türkiye'ye iade etmeyen ve Türkiye'de işlemiş olduğu suçlardan dolayı yargılamama kararı alan Belçika'yı tanımıyor. Belçika Federal Meclisi'nin Türk kökenli Sosyalist Partili milletvekili Cemal Çavdarlı, "Sayın Gülen'in çalışmaları ve düşünceleri, günümüz açısından ekmek ve su kadar elzemdir" diyerek Türkiye'de yargılanmaktan korktuğu için ABD'ye yerleşen Fettullah Gülen'e övgüler yağdırıyor. Çavdarlı bir başka röportajında Türkiye'deki 'türban' tarışmalarına değinerek, "Belçika'nın ikinci büyük şehri Anvers'in belediye başkanının çocukları Katolik okuluna gidiyor. Türkiye'de Murat Karayalçın'ın, Deniz Baykal'ın çocukları imam hatipe gitse ne olurdu?" diye buyuruyor. Katolik okullarda 'Hıristiyanlık dersi'nin zorunlu olmadığını, aynı okullarda Katolik dersi almak istemeyen öğrencilerin 'evrensel ahlak dersi' alabildiklerini sanki Çavdarlı bilmiyor... Hal böyle olunca, zorunlu İslam dersi verilen imam hatiplerle, din dersinin seçmeli olduğu Katolik okullar birbirine karışıyor.
|