Mutlak Olan
Her zaman ve her durumda yapabileceğimiz mutlak bir şey vardır. Mad Max dünyasına doğru hızla yol alırken tutunacak dal arıyoruz
Mutlak olan; her zaman ve her durumda yapabileceğimiz mutlak bir şey vardır. Dünya kendi payına düşeni yaşıyor, biz de bireysel hayatımıza. 1990 Kuveyt, 11 Eylül 2001 New York, 2002 Bağdat, 15-20 Kasım 2003 İstanbul, 11 Mart 2004 Madrid ve 7 Temmuz 2005 Londra. Ya sonrası... Sonrası 'Mad Max dünyası'. 'Mad Max dünyası'na doğru hızla yol alırken tutunacak dal arıyoruz. Tutunacak dalın ne olduğunu, nereden geleceğini bilmeden. Sonra bir yazıyla karşılaşırız... Masallar aslında meseldir. Masaldan mesel çıkarmak da bir sanat. O manada bir mesel okudum masal niyetine... Nebraska'da yaşlı bir adam yaşardı. Patates ekini için bahçeyi bellemesi gerekiyordu. Lakin bu çok zor işti. Tek oğlu olan David ona yardım edebilirdi. Fakat o da hapisteydi. Yaşlı adam oğluna bir mektup yazarak müşkülatını izah etti... "Sevgili David, Patates bahçemi belleyemediğim için kendimi çok kötü hissediyorum. Bahçeyi kazmak için oldukça yaşlanmış sayılırım. Burada olsan bütün derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahçeyi benim için hallederdin."
HER KOŞULDA PATATES EKİLİR Birkaç gün sonra oğlundan "Babacığım, Allahaşkına bahçeyi kazma, ben oraya cesetleri gömmüştüm" yazan kısa bir mektup aldı. Ertesi gün sabaha karşı yaşlı adamın evine polisler geldi ve tüm bahçeyi kazdı. Tek bir ceset bulamadı. Polisler, yaşlı adamdan özür dileyerek gittiler. Aynı gün yaşlı adam oğlundan bir mektup daha aldı. "Sevgili babacığım, şimdi patatesleri ekebilirsin. Bu şartlar altında yapabileceğimin en iyisini yaptım." Mutlak olan; her zaman ve her durumda yapabileceğimiz mutlak bir şey vardır. Bazen hiç beklemediğimiz bir yazı, bir söz bizlere madolyonun öbür yüzünü gösteren bir ayna olur. Bakmak ve görmek istediğimiz anlarda... Hiç kimsenin anlamadığı dilde oysa herkesin bildiği "Allah'a emanet olun" diyerek ayrılırız sevdiklerimizden. Her şey bir anda değişir, işe gitmek üzere evden çıktıktan bir süre sonra metroda, otobüste, trende ya da sokakta duyduğumuz ve sonsuza dek süreceğini sandığımız dayanılmaz sesle birlikte. Oysa güzel taraflarını keşfetmeye çalışırız; hem hayatın hem kendimizin. "Hayatımı yeni baştan düzenleseydim, yapmadıklarımı yapsaydım, yaşamadıklarımı yaşasaydım, olmadığım ben olsaydım..." iç çekişmeleriyle savaşırız, duygu silahıyla. İnsanları ve insanlığı yok eden silahlarla savaşacak cephanemiz yok ki bizlerin... Mutlak olan; her zaman ve her durumda yapabileceğimiz mutlak bir şey vardır. Kulaklarımıza yapışan sonsuza dek süreceğini sandığımız çığlıklar arasında birden unutulmanın sancısı çöker yüreklerimize. Unutulmuş olmanın verdiği hüznü, ekmek kadar, su kadar değerli bir kavram olan hatırlanmak duygusuyla üzerimizden atarız...
|