|
|
Yönetmen 'stop' deyince sete hücuuum!
En çok hoşuma giden anları sayarsam; başa set arası halkla ilişkileri koyarım. Ne zaman ki Cemal Hoca "Stop" diyor, sete hücum başlıyor. Köylük, kırlık, dağlık yerdeyiz ya, tarlada, tütün bağında, dere kenarında çamaşır yuğmada, dal yaprak taşımakta, köy evinde oturmakta olan herkes bir anda doluşuyor oyuncuların yanına. İmza isteyenler, fotoğraf çektirenler, öpenler, sarılanlar; ayran, su, üzüm, elma, karpuz ikram edenler gırla. Güneydoğu insanı sıcaklığını, konukseverliğini, dostluğunu gürül gürül akıtıyor konuk sinemacılara. Mahsun bölgenin çocuğu olduğundan bir iftihar abidesi onlar için. Allah'ı var, o da bir an bile yüksünmüyor, naz niyaz yapmıyor. Çocukla çocuk, büyükle büyük hallerde saatler boyu sohbet koyultuyor. Ekibin kaldığı Bilen Otel'e o korkunç yorgunluklarda dönüldüğünde bile bitmiyor toplu merhabalar. Yoldan geçen, haberi duyan, dur bi de ben göreyim diyen kalabalıklar koşup geliyor tanışmaya. Bereket yemekler ve servis bu kadar iyi de, yorgunluk filan bırakmıyor mide keyiflenmesi.
|