|
Haftanın en yeni filmleri
|
|
Tarantino'nun 'çömezi' Rodriguez çok iyi bir iş çıkarmış. Gerçekten son derece yaratıcı bir film var karşımızda. Üstelik bu filmde tam bir yıldızlar geçidi var, kaçırmayın
Çizgi-roman/sinema evliliğinde bir zirve
Tarantino'nun 'çömezi' Rodriguez çok iyi bir iş çıkarmış. Gerçekten son derece yaratıcı bir film var karşımızda. Üstelik bu filmde tam bir yıldızlar geçidi var, kaçırmayın.
Fantastik dünyaların iflah olmaz tutkunları, çizgi-roman hastaları, sinemada görsellik avcıları, bir türlü tam olarak büyümemiş macera meraklıları... Müjdeler olsun: Hepinize ilaç gibi gelecek bir film var karşınızda... Yukarıda saydıklarımdan özellikle biri bana uymaz: Hiçbir zaman bir çizgi-roman hastası olmadım. Çocukluğumdaki 1001 Roman dergisinde Radyolu Polisler, Mandrake veya Baytekin'i izlediğim yıllardan sonra demek istiyorum! Ama çizgiromana hep belli bir saygı duydum, yazı sanatıyla çizgi sanatını en popüler bir zemin üzerinde birleştiren bu alanın kitle üzerindeki etkisini önemsedim. Ve benim gibi sanatlar-arası alışverişe inananlar için, nasıl iyi bir edebiyat uyarlaması ya da tiyatrodan perdeye başarılı bir geçiş övülecek bir çaba ise, bu film de büyük heyecanla karşılanmaya layık bir olay. Çünkü herhalde şimdiye dek yapılmış en başarılı çizgi-roman uyarlaması bu. 1957 doğumlu Frank Miller, Daredevil, Elektra gibi kahramanlar yaratmış, Batman'i yıllar sonra yeniden canlandırmış bir çizgi-roman ustası. En önemli eseriyse 1991'den itibaren çizmeye başladığı "Sin City-Günah Şehri". Miller bu kısa zamanda çok sevilip külte dönüşmüş romanda, çok keskin ve kişisel bir grafikle, bizlere 1940-50'lerin polisiyelerini, özellikle de ünlü Mike Hammer serisini andıran bir dünya çiziyor. Bu dünyada alabildiğine sert ve şiddet yüklü erkekler var. Kötüler alabildiğine kötü, nüfuzlu ama bunu kötüye kullanmada usta bir senatör, onun küçük kızlara tecavüze meraklı oğlu, özellikle fahişelere musallat olmuş bir yamyam ve kadın katili, onu himayesine almış bir din adamı, Günah Şehri'nin pisliğine teslim olmuş manyak bir polis... İyiler ise ancak görece olarak iyi. Ne pahasına olursa olsun kötüleri temizlemeye kararlı polis Hartigan, Eski Kent'teki yosmaların tek güvencesi olan haşin şövalye Dwight, canavar görünümü altında bir altın yürek saklayan üstün-adam Marv, vs. Ve kadınlar. Sanki tıpatıp Mike Hammer'in yaratıcısı Mickey Spillane'in gözüyle görülmüş ve onun argosuyla tanımlanmış güzel "bebekler". Zaten ortalarda pek gözükmeyen birkaç anne ve eş dışında, hepsi de erkek milletini çileden çıkarmakla iştigal eden alımlı yosmalar, meşum ve ölümcül dişiler... "Sin City"nin kişileri, başka filmlerden biraz tanıdık gelseler de her biri kimliğinin ve kişiliğinin sonuna dek giden, abartıları içinde neredeyse son derece gerçek olmayı başaran karakterler. Hepsi ilginç, hepsi merak uyandırıyor ve hepsinin devam filmlerinde sürecek olan serüvenlerini izlemeye sanki hazırız. Ama asıl heyecan verici olan, bu filmin görsel yanı. Tümüyle siyah-beyaz çekilmiş film. Daha doğrusu, renkli çekilip siyah-beyaz basılmış. Ama ne siyah-beyaz... Renkliden daha etkileyici, sayısız ton içeren zengin bir siyah-beyaz. Üstelik hemen her sahnede bir renkli nokta var: ya bir kadının göğsündeki gül, ya bir takma göz, ya bir lastik pabuç, ya da fışkıran kan veya bir çift mavi bakış... Ayrıca kimi sahneler, nasıl yapıldığı anlaşılmaz bir teknolojiyle, siyah-beyazla renkli arasında: Örneğin, yüzlerin ve vücutların pembeliği belli belirsiz hissediliyor.
OYUNCU SEÇİMİ OLAĞANÜSTÜ Daha jenerik öncesi son derece şaşırtıcı bir bölümle açılan film, içiçe geçmiş üç temel hikayeyi anlatırken, Tarantino'nun "Ucuz Roman"da yaptığı gibi, ilk hikayeyi sonda yeniden ele alıyor ve böylece hepsini bir tür bütünleştiriyor. Filmin görkemli grafik ve estetik değerleri, belki bir süre sonra ilk etki gücünü biraz yitiriyor. Ama sonuçta bu, gerçekten son derece yaratıcı bir film. Ve sinemayla çizgi-romanın birleşmesinde tam bir zirve. Tarantino'nun "çömezi" Roberto Rodriguez, bu filmdeki yönetmen- görüntü yönetmeni- besteci çabasını tümüyle başarıya ulaştırmış. Bu iddialı filmde bir sahneyi tümüyle çektiği söylenen Tarantino'yu ve de tüm film için yaratıcısı Frank Miller'i yanına alması iyi olmuş. Oyuncu seçimiyse olağanüstü. Neredeyse tanınmaz halde şaşırtıcı tipler çizen Benicio del Toro ve özellikle Marv rolündeki Mickey Rourke başta, tüm sanatçılar çok iyi. Frank Miller ise yozlaşmış rahip rolünde kısa bir gösteri sunuyor. Bu tür filmleri sevenler "Günah Şehri"ni kaçırmasınlar, çok keyif alacaklar.
GÜNAH ŞEHRİ * * * * (Sin City)Yönetmen: Frank Miller, Roberto Rodriguez Senaryo: Frank Miller Görüntü: Robert Rodriguez Müzik: John Debney, Graeme Revill, R. Rodriguez Oyuncular: Bruce Willis, Mickey Rourke, Clive Owen, Elijah Wood, Nick Stahl, Powers Boothe, Rutger Hauer, Benicio del Toro, Michael Madsen, Jessica Alba, Rosario Dawson, Britanny Murphy, Jamie King Warner Bros filmi.
|