|
|
|
|
Vücudumuz için en gereksiz gıda ŞEKER
Ağzımızın "tadı" şekerin aslında hiçbir yararı yok. Prof. Dr. Emel Alphan, şeker kullanımındaki artış nedeniyle, şişmanlık, kanser, diyabet ve kalp-damar hastalıklarının arttığını belirtiyor.
Şeker, hayatımızdan çıkarmakta zorlandığımız gıdalardan bir tanesi. Ancak şekerin rafine edilmiş şekliyle sadece 200- 300 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu biliyor muydunuz? Peki nasıl oluyor da keşfi bu kadar yeni bir gıda hayatımızda bu kadar çok yer edebiliyor? Konunun uzmanı Prof. Dr. Emel Alphan, "Nasıl ki otomobillerin çalışmak için benzine ihtiyacı varsa vücudumuzun da etkili bir yakıt olan karbonhidratlara ihtiyacı var. Beyin, sinir sistemi ve alyuvarlar normal koşullarda enerji kaynağı olarak yalnızca karbonhidrat olan glikozu, yani kan şekerini kullanırlar. Karbonhidratları genellikle bitkisel kaynaklı yiyeceklerden alırız. Bütün karbonhitratlar vücudumuzda şekere dönüşür ve kan şekerinin kaynağını oluştururlar. Gerçekte sofra şekeri dediğimiz rafine şekere ihtiyacımız yoktur. Çünkü vücudumuza giren her karbonhidrat kaynağı kan şekerine dönüşür ve enerji ihtiyacımızı giderir" diyor.
HAYATIMIZA YENİ GİRDİ Sofra şekerinin bulunmadığı dönemlerde insanlar bal ya da pekmez gibi gıdalardan dolayı tatlı tadını biliyorlardı. Günümüzde şekerin tadını bilmeyen yok. O yüzden bir insanın hayatından tamamen şekeri çıkarmasını istemek de çok zor. Alphan bunu "Doğduğu günden itibaren şekerli gıdalara alıştırılan bir insana belli bir yaştan sonra şekeri kes demek çok zor. O yüzden bize çeşitli sağlık sorunlarıyla gelen insanlara şekerin yerini dolduracak farklı şeyler öneriyoruz." Şeker, hayatımıza yoğun olarak geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren yer etmeye başlamış. Bu dönemlerden önce ise saraylarda kullanılan lüks bir gıda maddesi. Şeker kullanımının tüm dünyada artmasıyla birlikte bazı hastalıklarda da artışlar görülüyor. Şişmanlık, kalpdamar hastalıkları, diyabet, kanser, sindirim sistemi hastalıkları, romatizmal hastalıklar bunlar arasında. Beslenme ve Diyet Uzmanı Emel Alphan konuyla ilgili şunları anlatıyor; "Bir enerji dengesizliği sorunu olan obezitenin tedavisinde ve sağlıklı beslenmede en önemli konu, enerji alımını artıran boş kalori kaynağı şeker ve şekerli yiyeceklerin tüketiminin kısıtlanmasıdır. Ayrıca diyabetli kişilerde tatlı algılama duyusunun azalması ve tatlı yiyeceklerin genelde sevilmesi, tatlı yeme isteğini artırmaktadır. Bu ihtiyaçtan dolayı şeker yerine kullanılabilecek aynı tadı veren ancak sağlık açısından sakıncası olmayan düşük kalorili veya kalori içermeyen bazı yapay tatlandırıcıların üretimi ve tüketimi 19. yüzyılın sonlarında gündeme geldi." Şekerin bir çeşit bağımlılık yarattığını da belirten Alphan, sofra şekerine hiçbir bünyenin ihtiyacı olmadığını ve şekersiz de yaşanabileceğini sözlerine ekliyor.
Aynur ERDEM
|
|
|
|
|
|
|
|
|