| |
Çifte standart
Washington'dan dün, Türkiye'de ABD karşıtlığının artmasında bu ülkenin Kürt sorununa yaklaşımının kamçı işlevini gördüğü iddialarına hak verdirecek bir açıklama geldi. NTV, Bush yönetiminin adının gizli tutulmasını isteyen bir yetkilisine dayanarak, ABD'nin Türk Ordusu'nun PKK terörüne karşı önlemlerini desteklediğini duyurdu. Ancak iki sınır çizdi: 1- Operasyonların Türk toprakları dışına taşmaması. 2- İnsan hakları ihlallerinin büyük boyutlara varmaması. Bu "koşullar"ın ilki Kandil Dağı'ndaki PKK'lılar'ın, Saddam cephaneliklerinden çalınmış silah ve bombaların serbestçe satıldığı Kuzey Irak pazarlarından başta C-4 olmak üzere ihtiyaçlarını karşılamaya devam edecekleri, Türk Ordusu'nun ancak teröristlerin sınırı geçip eylem yapmalarıyla operasyon hakkının doğacağı anlamına geliyor. Bir başka deyişle, "Sivrisineklerle mücadele edebilirsin ama bataklığı kurutmaya kalkışmana izin vermem." İkinci koşulu duyunca "Dinime küfreden" diye başlayan atasözü geldi aklımıza ve bu haberi okumadan hemen önce, dünya basınından alıntılar sitesi olan "Le Courrier International"da gözümüze çarpan karikatür... "Philadelphia Daily News"ta yayınlanan karikatür, hücrede iki kadın tutukluyu gösteriyor. Zebra çizgili cezaevi giysisinin yakasında Judith Miller yazılı tutuklu, yanındakini göstererek şöyle diyor: "Hiç değilse süper bir hücre arkadaşım var." Hücreyi paylaştığı tutuklu, bir elinde hukuk kitapları, diğerinde terazi bulunan ve gözleri bağlanmış Adalet! Karikatürün açıklaması da yapılmış: "ABD: Özgürlüklerin eski şampiyonu" başlıklı bu notta, New York Times muhabiri Judith Miller'in haber kaynağını açıklamadığı için cezaevine konulmasının, Guantanamo üssünün hukuksuz bölge ilanıyla başlayan kara zincirin yeni halkasını oluşturduğu anlatılıyor ve "ABD'de özgürlüklerin geldiği noktaya bakınca, kaygılanmamak mümkün değil" deniliyor. (Irak'taki Ebu Gurayb cezaevini hiç anlatmayalım. ABD'de sadece kökeni veya dini inancı nedeniyle "Doğal şüpheli" sayılan milyonlarca kişinin hayatlarının zehir edilmesini de.)
İtalya'ya ne dersiniz? ABD'nin Türkiye'ye insan hakları uyarısı yaptığı saatlerde, AB içişleri bakanları da toplandı. Gündem: Teröre karşı yeni ortak önlemler. Ancak AB'de herhalde aylarca sürecek tartışmaların sonucunu beklemeden her ülke kendi paketini hazırlamaya başladı bile. Örneğin Almanya'da önümüzdeki Eylül'de yapılacak erken seçimde iktidara gelmesi kesin olan Hıristiyan-Demokratlar, ordunun ülke içinde de terörle mücadelede görevlendirilmesini istedi. İtalya'da tüm partilerin desteklediği önlemlerde ise bakın neler var: Polis bir yargı kararına gerek duymadan, şüpheli gördüğü kişileri gözaltında tutabilecek. Dikkat edin; alabilecek demiyoruz, tutabilecek. Bitmedi; bu şüphelileri, avukatları olmadan sorgulayacak. Ne kadar? Cevap: Süre kısıtlaması yok. Yani, haftalarca, aylarca, hatta İngiltere'nin paketi açıldığında kimbilir nelerle karşılaşacağız... Onlardan daha yakın, daha yoğun ve de sürekli terör tehdidi altında olan Türkiye, ABD'yi bir yana bıraktık, İtalya'daki önlemlerden birini uygulamaya kalksa, nasıl bir kıyamet kopardı, değil mi? Elbette eksikler ve hatalar var ama Türkiye terörle mücadelede Batı'ya göre çok daha soğukkanlı ve olgun. O nedenle kimse ders vermeye ya da koşul dayatmaya kalkmasın...
|