| |
|
|
'En mimar' millet Türkler'dir!..
* UIA 2005 toplantısı. Lütfi Kırdar Rumeli Salonu. Ünlü Japon mimar çıkmış konuşuyor. Salonda 2500 koltuk var. Hepsi dolu. Yaklaşık 2500 kişi de ayakta. Kimsede çıt çıkmıyor. "Acaba Japon ne diyecek?" kulak kesilmiş herkes. * Adam Japon şiiri gibi kısa ve öz konuşuyor; "Işığı, suyu ve dinginliği iyi kullanın." Aynı gece Alibeyköy'ü su basıyor. Kamera ışıkları, itfaiye projektörleri, evleri, yolları basan su ve.. Galiba birileri dinginliği dingillik anlamış.
İtiraz yükseldi * Mimarlar toplantısının bir bölümünü halka açık yaptılar. Yüzlerce kişi geldi izledi toplantıları. Arada itiraz edenler oldu; "Bu teknik bir toplantı. Hiçbir şeyden anlamayan vatandaşların ne işi var burada?" * Oktay Ekinci dostumuz itiraz ediyor; "En gelişmiş memlekette bile birkaç bin mimar bulunur. Oysa Türkiye'de yüz binlerce mimar var. Bizim vatandaş kendi evini hem de en tez zamanda kendi yapar. Mesela bir şeker bayramı sırasında, bir seçim öncesi haftasında inşaata bi başlar, 3-4 günde tık diye koca apartmanı diker. Böyle mimar bir millete kapatılır mı mimarlar toplantısı?"
Kız Kulesi eşsiz mi? * Gazeteci arkadaşlardan biri "Fatih heykeline ne gerek var? Kız Kulesi var ya. Hem dünyada eşi yok bu kulenin" diyor. Ecnebi mimarlar itiraz ediyor anında; "Portekiz'de, Lizbon yakınlarında bir kayalık üstünde kurulu kale var. Kız Kulesi tek değildir." * Bir Türk mimar da onlara itiraz ediyor; "Hayır yanılıyorsunuz. Kız Kulesi'nin ne tarafından bakarsanız bakın arkasında İstanbul görürsünüz. Lizbon'daki kalenin arkasında ise okyanus görünür." Çeviri yapılınca alkışlar gırla.
İstanbul silueti * Bir eleştiri de hem yerli hem yabancı mimarlardan. "İstanbul'un sembolü yok. Paris'i Eyfel simgeler mesela. Kopenhag deniz kızı heykeliyle anımsanır." Yine bir Türk mimar atılıyor lafa; "İstanbul'un simgesi kendi siluetidir. Siz anahtarlık yapmak için bir simge arıyor gibisiniz." * Uluslararası bu etkinliğin çok faydalı olduğu konusunda herkes hemfikir. Tek hatayı çevirmen bir hanımda buluyorlar. Genç bir mimar şöyle dile getiriyor şikayetini; "Çok konferans, panel, sempozyum izledim. İlk kez bir simültane tercüman ağzında çikletle çeviri yapıyordu. Aynı hanım zaman zaman uyuklayıp, ara ara kendinden geçiyordu, mahcup olduk ele güne.."
|