|
|
Barlas'ın havuzu
Son Beyin Fırtınası programından önce, makyajda, bizimkine sordum. "Bugünlerde yeniden Bodrum'a gidecek misin?.." "Hayır" dedi Barlas, "Temmuzun ortasında gideceğim." Ben sorarken gülmüşüm. "Ne gülüyorsun" diye bana söyleniyor. Gülmemin nedeni şu: Bodrum'a geleceğim ya. Yeni aldığı evin havuzuna gideceğim. Bakayım nerede nasıl ciğerlerinde katran olmuş sigara dumanını temizleyecek?.. Önceki gece bizim Nazlı Ilıcak ve dostlarıyla yemek yiyoruz. Dedim ki "Bu Barlas'ın evi ne tarafta, gidip bir göreyim. Bıcı bıcı yapacağı havuzun resmini de çekeyim." Nazlı Ilıcak, evi mealen tarif etti. Önceki akşam Türkbükü'ndeki güzelim Palmira otelimden çıktım, bizimkinin evini arıyorum, dağ, bayır, dere tepe. Bizim gençlik yıllarımızda Partizan diye bir marş vardı. "Lenin'in işaretiyle ilerledi partizan. Dağlardan ve ovalardan ilerledi partizan." Ben de Lenin'in işaretiyle dağlardan ve ovalardan ilerleyen partizan durumlarındayım yani. Dere tepe, dağ taş gidiyoruz bizimkinin bıcı bıcı yapacağı, ciğerlerini sigara katranından temizleyeceği evi bulabilmek için. Rahmetli Örsan Öymen'in iş yaparken ilginç bir taktiği vardı. Bir seçim akşamı, Süleyman Demirel'in evine gitmiş sevgili Örsan. Demirel seçimleri kazanmış, her taraftan gelen tebrikleri kabul ediyor. Örsan Öymen de karşısında röportaj yapmak için bekliyor. 10 dakika, 15 dakika, yarım saat, 1 saat, sonunda bakıyor olacak gibi değil. Gelen telefonlardan konuşmaya fırsat yok. Kalkıyor Demirel'in karşısından. Yandaki odaya geçiyor. Telefona sarılıyor, öteki odadaki Demirel'i arıyor. Demirel telefona çıkıyor. Ahizenin öbür ucunda Örsan ağabeyin sesini duyunca, şaşırıyor. "Sen daha şimdi karşımda değil miydin?" diye soruyor, "Nereye gittin? Nereden arıyorsun?" Örsan abi cevap veriyor: "Karşınızdayken gelen telefonlardan röportaj yapma olanağı bulamadım. Ben de yandaki odaya geçtim. Oradan arıyorum. Telefonda daha rahat yapabileceğiz bu röportajı." Benimki de o hesap. Baktım bununla konuşarak yapamıyoruz tartışmayı. Hazır gelmişken Bodrum'a bıcı bıcı yapacağı havuza bir bakayım dedim. Oradan devam ederiz atışmaya. Sonunda nihayet evini ve bıcı bıcı yapacağı havuzu bulduk. Ev üzerinize afiyet daha inşaat halinde. Bir tek bizimki inşaata aldırmamış, eşyalarını koymuş. Eski solcu olduğundan, işçiler için koymuş o eşyaları herıld yani. Ben evin civarında inşaat işçilerinin kalacağı herhangi bir yer göremedim. Sanıyorum, bizimkinin, onlar için döşediği evde ikamet ediyorlar. Yine de kimseyi gammazlamış olmayayım. Sonuçta 15 metreye 10 metre civarında bir havuz kondurmuşlar. Güzelim koyun yanına. Yahu, o koya varana kadar zaten insan ömrünün yarısı gidiyor. Adamlar koyun yanına havuz konduruyorlar. Yani madem havuz yapacaktınız, dağlardan ve ovalardan geçerek saatler sonrası varabildiğim o koya niye inşaat diktiniz? Yapıver havuzunu İstanbul'da. Orada gir havuzuna. Bunun için Bodrum'un dağlarından geçerek, ıssız bir koya gitmeye ne gerek var? Öyle değil mi ama. Neyse inşaat işçilerinin, bizimkinin gözü gibi sevip sakladığı eşyalarını çok güzel kullandıklarını belirterek güle güle oturmasını dileyeceğim Barlas'a. Dileyeceğim ama, tabii bu evin ve çevresinin inşaatı biterse. Durumu yerinde inceleyen 3 kişilik ekibimizin ortak kanısı 2014 yılında Avrupa Topluluğu'na girişimizle beraber, bizimkinin evinin inşaatı da bitecek inşallah.
|