G8 yahut sırtlanın merhameti
En son Fransa'ya ve Chirac'a attığı olimpiyat golü ile zafer sarhoşu olan AB dönem başkanı İngiltere'nin başbakanı, İşçi Partisi'nin patroncu lideri Tony Blair şu dakikalar G8 gevezelikleriyle 'Afrika' nın büyük kurtarıcısı' unvanını hak etmek için yırtınıyor. Buna 'kıyamet alameti' değil de ne denir? Tarihlerin kaydettiği en sefil 'yalancı peygamberlik' girişimi dahi bu 'sırtlan merhameti' yanında 'hakikat' oluverir! Sırtlan merhametini tartışmadan önce G8 zirvesine ve gündemine eleştirel bakabilen bir batılı gözü izlemekte yarar var: Alman Die Welt'e göre sanayileşmiş ülke liderleri küresel ekonominin temel meseleleriyle başa çıkamadıkları sürece Afrika'ya önerdikleri borç silme teklifiyle kıtaya çare sunduklarını zannetmemeli. Afrika'nın dertlerini ortadan kaldırmak için Avrupa ve Amerika'da tarım sektörünün aldığı devlet teşviklerini, korumacı ekonomi politikalarını ve Afrika'daki yolsuzluğa karşı yaptırım önerilerini tartışmaya açmak gerektiğini belirten Die Welt kesin hüküm biçiyor: - Bu G8 zirvesinden çok bir şey çıkmayacak, çünkü liderler bu anahtar konuların üzerine gitmekten kaçınıyor.
Sırtlan malum, başka yırtıcıların yaraladığı veya öldürdüğü leşlerle geçinen sevimsiz yaratık. Batı uygarlığı da 'düşene saldıran, yaralıyı paralayan, ölüyü yiyen' bir sırtlan düzenidir. Tarih boyunca en çok insan öldüren savaşları üretmelerini geçtik, yarattıkları bankacılık sistemi bile bizatihi sırtlanın ta kendisidir. Kazara bir aslan sana pençe vurup yaraladı mı, kendi bankan sırtlan olarak tependedir! Afrika'dan Latin Amerika ve Asya'lara kadar dünyanın altıda beşini oluşturan coğrafyaları önce doğal afetler, kardeş ve komşu kavgaları yaralayıp yere serdikten sonra sırtlan gibi üzerlerine çöken batı leş yiyicilik uygarlığını geliştirmiştir. Batı sermayesi sadece üretici ve yaratıcı hamleleriyle oluşmadı. Bu sermayenin aslan payı aslında sırtlan payıdır. Şimdi zehirli nimetleriyle ahlaki çürüyüş yolunda hız rekorları kırdığımız bu sırtlan uygarlığı servetini önce soygunla, talanla, gaspla yapmıştır. Bu nebbaş bir uygarlıktır. Çünkü kelimenin hakiki anlamıyla mezar soyucudur. Piramitlerden Truva'ya, Afrika'dan Maya'ya her yerdeki talanda bu uygar çapulcunun parmak izleri vardır. Şüphe yok ki bu adam soygun yapmak ve çaresizleri sırtlanca sömürmekte çok yeteneklidir. Üstüne üstlük bu asırlık küresel talan suçu ortada iken 'gerilik' diye bir suçluluk ve aşağılık duygusu icat ederek mağduru ezikliğe ve utanca mahkum edecek kadar hayasız ve acımasızdır. Almanya'da Yahudi soykırımından, Amerika'da Kızılderili mezaliminden ötürü özür dilenmiş olması bu sırtlan karakterin insanca hissedişten nasiplenmeye başladığını da göstermez. Bütün kültür çevrelerinden ve yeryüzünün bütün insanlarından özür dilemeleri de hiçbir anlam taşımaz. Bugün Afrika'ya, yarın bir başka diyara 'borçlarınızı sildik' demeleri de aslında yeni bir 'yavuz hırsız' uygulamasıdır. Neyin borcu? Sen benim kasamdan paramı yürüt, sonra da saf ve çaresiz çocuklarıma bu kaynaktan borç vererek onlara büyük iyilik (!) yap! Onların alım güçleri tamamen sıfırlanınca da bu borcu bağışlayıp bir kere daha büyük iyilik (!) sat! Dünya bu hayasız manevraları yutacak kadar aptal değil. Fakat yeryüzünün bir lokma ekmeğe muhtaç milyarlarca insanı, açlıktan kırılan çocuklarının feryatları yüzünden bu iyilik oyununu da sineye çekiyor. Böylece Batı 'borç silme' girişimiyle dahi zalimliğini anıtlaştırıyor. Kapitalist adam 'dünyanın yoksulları bizim ne kadar servetimiz varsa tamamına ortaktır, üstelik hisseleri de bizden fazladır' demediği sürece insanlık kapısından içeri girmiş olmayacaktır. Şüphesiz iyi kalpli batılı insanların samimi gayretleri önünde saygıyla eğiliriz. Ancak bu çabalar yoksul güneye soluk aldıracak sonuçlar getirmeye yetmiyor. Bu gayretler yalnızca bazı perakende iyileştirmelere yol açmış, ayrıca da Tony Blair gibilerin 'yoksullar için bir şeyler yapıyor görünelim' türünden manevralarını tetiklemeye yaramıştır. İnsanlığın günahını Hazret-i İsa değil, şimdi sırtlan merhameti ile Afrika' yı avutmaya çalışan G8 çetesi yüklenmiştir. Yeryüzünde G8 diye bir kurumsal yapının var olabilmesi dahi liberalizmin hala küresel iktisadi dinamik olarak sırtlan karakterini benimsemeye devam ettiğini ve kapitalistlerin henüz yaralı ve ölü yiyicilikten vazgeçecek kadar insanlaşamadığını kanıtlamak için kafidir.
|