Öz'lü sözler..
Dün akşam "atv Ana Haber Bülteni"ne konuk olan doktor sıradan biri değildi. Sıradan biri olmaması, onun tıp dünyasında çok başarılı bir bilim adamı olmasından kaynaklanmıyordu yalnızca. Hiç şüphesiz; hem dünyada, hem de onun yaşadığı ülke olan Amerika Birleşik Devletleri'nde, en az onun kadar başarılı olan yüzlerce, binlerce "tıp adamı-tıp kadını" vardı. Ama, o çok ünlüydü. Yaşadığı ülkede herkes onu tanıyordu. Başkanlar da, sokaktaki adam da... Herkes onun söylediklerini dinliyor ve söylediklerine inanıyordu. ABD'yi azıcık tanıyanlar, Oprah Winfrey adlı "siyah kadın"ı da mutlaka bilirler. Ülkesinin ve hatta dünyanın en çok izlenen "talk-show" programına imza atıyor yıllardır. Aynı zamanda; sinema ve televizyon starları da dahil; tüm dünyanın ve bütün zamanların en çok kazanan, en zengin "star"ı da Oprah Winfrey... Onun programına katılmak, orada konuşmak herkes için önemli... Ama, Oprah'nın programına katılıp üç saat süreyle "şov" çalmak ve o süre içinde izlenme rekorlarına imza atmak için başka yetenekler de gerekiyor. Mehmet Öz bunu başarıyor. Yazdığı kitabın Amerikalı bir "ortağı" da olmasına karşın; sahnede hep o yer alıyor. Nedeni, herkesin "işine yarayacak" ipuçları içeriyor: Çok şey bilebilirsiniz. Ama bildiğinize herkesi inandırabilir misiniz? İnandırıcı ve güven verici bir "iletişim" kurabilir misiniz insanlarla? Dahası; bildiklerinizi aktarırken, ilgiyi sürekli canlı tutacak "renkli bir agora"nın sahnesine taşıyabilir misiniz bilgi bombardımanını? Mesele budur. Özeti şudur ki; bilinçli ya da bilinçsiz, reytingini yüksek tutmasını bilen bir bilim adamıdır Doktor Mehmet Öz... Mehmet Öz'ün dün gece bir kez daha, atv izleyicileriyle paylaştığı "öz'lü sözler"e gelince: Bir daha ve bir daha tekrarlamanın kimseye zararı olmadığı gibi, herkese yararı olduğu çok açık. "Anti-aging" denilen yeni kavramın aslında "sihirli bir formül" olmadığı; ama, benimsenmesi ve sürdürülmesi kolay bir yaşam tarzı olduğu ısrarla vurgulanıyor durmadan. Meselenin özündeki iki hedef şu: İnsanın sağlığı değiştirilemez bir kader değildir. Genlerin alnınıza yazdığı kader bile değiştirebilir bir şeydir. İkincisi... Kaç yaşında olduğunuz da yılların değil sizin kararınızdır. Kaç yaşında olmak isterseniz o yaştasınızdır. Sağlığınızın kaderine nasıl mı hükmedersiniz? Hayatınızın akışı içinde; yalnızca beş, evet "yalnızca beş" alanda yeniden bir düzenlemeye giderseniz; hem sağlığınızı, hem yaşınızı kendi hakimiyetiniz altına alabalirsiniz: Tansiyonunuzu kontrol etmek. Sigaradan uzak durmak. Günde otuz dakika egzersiz yapmak. Stresle başa çıkmak. Sağlıklı ve lezzetli bir diyet izlemek. Hepsi bu... Özlü sözlerin sahibi diyor ki: Oksidasyon ve başka etkiler nedeniyle vücut sürekli yıpranır. Ama... Yanlış yaşayan elli yaşında bir kadın ya da erkek, 65 yaşın özelliklerini; tersini yapansa otuz yaşın belirtilerini taşıyabilir. Ve... Sanıldığı gibi genlere teslim edilmez yaşlanmanın kaderi... Yalnızca yüzde yirminizle genetik kodlarınızın esirisinizdir. Geriye kalan yüzde seksenle, yani yaşam tarzınızla siz esir alırsınız hayatı... Belki dinlediniz Mehmet Öz'ü, belki duydunuz, okudunuz bir yerlerden... Henüz duymadıysanız, üç parça "iyilik te bizden olsun, yukarıdaki "beşli"ye ilaveten... Pahalı ve uygulanması zor kimyasal formüller filan değil işte sizden istenen: Günde bir aspirin, içebildiğiniz kadar su, bir de yeterli uyku... Hepsi bu...
|