| |
İktidar ve Çankaya
Sakin, soğukkanlı, sözlerini tartan bir siyasetçi diye bildiğimiz AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, cumhurbaşkanı seçiminden önce Meclis seçimlerinin yenilenmesini isteyen Baykal'a dün tuhaf bir yanıt verdi: "Sayın Baykal bu Meclis'in meşruiyetine inanmıyorsa, grubuyla birlikte istifa ederek sine-i millet yapsın!" Fırat'ın bu önerisi bizce "ateşle oynamak"tan farksız. Öncelikle de iktidar, yani kendileri için. Çünkü muhalefetin sine-i millete döndüğü parlamentoda iktidarın meşruiyeti tartışmalı duruma gelir. En azından o Meclis'in çıkaracağı yasaların meşruiyetine gölge düşer. AK Parti'nin, Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa sahip olduğu günlerde bile önemli yasalarda muhalefetle mutabakat araması da bu kaygıların sonucu değil mi? Hem sonra böyle bir gelişmenin yol açabileceği vahim sonuçları en iyi Fırat'ın bilmesi gerekiyor. Geçen dönem kendisinin de Adıyaman Milletvekili olarak yer aldığı Fazilet Partisi'nin Anayasa Mahkemesi'nce kapatıldığı günlerde, "Sine-i millete dönelim" talebiyle 40 kadar milletvekili genel merkeze istifalarını verince kopan kıyameti herhalde unutmadı. Bizce Fırat'ın açıklamalarında sadece bir olumlu nokta var: Sezer'in RTÜK üyelerinin Meclis tarafından seçilmesini öngören Anayasa değişikliğini veto etmesine getirdiği eleştiri. Bu çıkışının cumhurbaşkanının yetkilerinin tartışmaya açılması için fırsat oluşturmasını diliyoruz. Zira 2007'deki cumhurbaşkanı seçiminden önce bu konunun mutlaka çözülmesi gerekiyor.
"Paketler"e ne oldu? İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla Türkiye üç sorunun yanıtını aramalı: Cumhurbaşkanını kim seçmeli? Kaç yıllığına seçmeli? Yetkileri ne olmalı? Anayasa'nın 104'üncü maddesinde cumhurbaşkanına verilen yetkilerin "Parlamenter demokrasinin sınırlarını aştığı" konusunda siyasiler ve hukukçular arasında zaten yıllardır geniş bir mutabakat var. Sezer de Anayasa Mahkemesi Başkanı olduğu tarihten bu yana her fırsatta uyarıyor: "Demokratik devlet düzeninde, ulusal iradeyi temsil eden parlamento dışında sorumsuz bir cumhurbaşkanının yönetimi paylaşması ve tek başına önemli yetkiler kullanması kabul edilemez." AK Parti bu yıl başına kadar Çankaya'nın yetkilerini belli aralarla gündeme getirdi. Özellikle atama kararnameleri Köşk'ten dönünce. Hatta kamuoyunu hazırlamak için zaman zaman işaret fişekleri de gönderdi. Örneğin Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu, 2003 Mayıs'ında Sezer'in hükümete çok karışmasından yakınarak, "Cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması, programımızda var" dedi. Yine aynı günlerde Adalet Bakanlığı hukukçularının cumhurbaşkanının yetkilerinin daraltılmasını da içeren Anayasa değişikliği paketi hazırlamakta olduğu haberi sızdırıldı. Aradan bir yıl geçti. Adalet Bakanı Çiçek, Anayasa'nın 50'yi aşkın maddesinin tartışmaya açılacağını, bunların arasında "Cumhurbaşkanının görev süresi ile yetkileri"nin de bulunacağını bildirdi. Şimdi ne böyle bir niyetten söz eden var, ne de böyle bir çalışmadan... İktidar, "Çankaya'ya bir AK Partili'nin çıkması olasılığı güçlendiği için cumhurbaşkanının yetkileriyle oynamaktan vazgeçti" kuşkularına hedef olmak istemiyorsa, bu konuyu yeniden gündeme getirmek ve mutlaka sonuçlandırmak zorunda...
|