|
|
|
|
|
Rektörken türbanlılara göz yumdum
|
|
Yeni sisteme göre meslek liselerinden ve imam hatiplerin birinci sınıfından düz liseye geçiş mümkün. Ne düşünüyorsunuz? Bu soru öylesine politik ki. Rektörlüğüm döneminde de bu türban işine, imam hatiplere çok takılırdım. Dinle hiçbir ilgim yoktur, hatta türbanlı kızları gördüğümde içim daralır ama bu konuda vicdanım beni rahat ettirmedi bir türlü. Türkiye bu tür eğitime uzun süreler prim verdi, teşvik etti. Bu çocuklara "Siz üniversiteye gidemezseniz" demedi. Sonra karşılarına dikilip "Siyasi konjonktür değişti" dedi. Haksızlık değil mi yani?
Peki siz rektörken türbanlı kızların okumasına izin veriyor muydunuz? O kadar ikilem içindeydim ki. İkna yolları oluşturmaya çalıştık. Kızlarla çok konuştuğum olmuştur. Disiplin yönetmeliğini işletiyorduk ama usulüyle, çok can yakmıyorduk. Boğaziçi Üniversitesi son derece liberal bir kurumdur. Siz izin vermeyin öğretim üyesi türbanlıya "Girebilirsin" der. Şimdi böyle bir durumda rektör olarak ne yapacaksınız? Ya üniversitenin kapısına polis getirip türbanlıları okula sokmayacaksınız. Ya da göz yumacaksınız. Ben göz yummayı seçtim. Göz yummayan sadece İstanbul Üniversitesi'ydi galiba. İyi bir şey mi polis zoruyla öğrencileri okula sokmamak? Öyle yapsaydım o zaman dönüp Burası kışla mı?" diye söylenenler olacaktı, öyle yazacaktınız. Türban konusu her rektör için uygulamaya koyması son derece sorunlu bir alandır. Çok zor bir politikadır. Ben çok ikilemde kaldım. Açıklayamıyorsunuz da. Her söylediğinizin cezasını öğrenci ya da öğretim üyesi çekiyor.
Nasıl çekiyor? Ankara'da biri kızar araştırma kadrosu verilmez, maliye bir şeyinizi kısar, anlatabiliyor muyum? Yani Türkiye'de rektörlerin işi zordur. Uygulamaları devam ettirebilmek ve iş yapabilmek için ağzımızı kapalı tutarız.
|
|
|
|
|
|
|
|
|