| |
|
|
Reha Muhtar lüferlere mi özeniyor?
Reha Muhtar'la Yavuz Semerci arasındaki "Havuz" tartışmasını "Şaka"ya almış ve iki gün önce şöyle demiştim: - Yavuz Semerci, "Havuz"da sadece büyük kulüplerin yüzmesini savunan Reha Muhtar'ı ayıplamış, "Sevgili Reha, sana, oligarşik yapının parçası olmak değil, Türk futbolunu büyütecek sistemi arayanların bayraktarı olmak yakışırdı. Cesaret edemedin", demiş... Yavuz Semerci "Sevgili Reha, bu havuzu senin her gün yüzdüğün havuzla karıştırma" deseydi daha kolay anlatırdı derdini. Baktım dün Reha Muhtar futboldaki oligarşik yapıyı savunmak için Yavuz Semerci ile didişirken, benim "Şaka" ma da kendince taş atmış ve şöyle demiş: - Bak kardeşim Yavuz... Bu havuz, Mehmet Barlas'ın kulakları çınlasın, benim günde 1.5 saat yüzüp, sağlam kafa sağlam vücutta olur dediğim havuz olmadığına göre, bir kere bunun ne olduğunu sana tam anlatayım... Bu söylemi ile kendisinde bir temel algılama hatası bulunduğunu düşündürdü bana sevgili Reha Muhtar. Bir havuzda günde 1.5 saat yüzmesine gerekçe göstermek için "1.5 saat yüzüp, sağlam kafa sağlam vücutta olur dediğim havuz" cümlesini kurarak yaptı bunu. Sadece günde 1.5 saat değil bütün yaşamları boyunca minyatür havuzlarda yüzen akvaryum balıkları için de "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunu" diyebilir misiniz? Bizim evde tam 5 yıl bir şempanze besledik. Adı "Kuki" olan bu şempanze, benim yaşamımda gördüğüm en sağlam vücudun sahibiydi. Elimizden kaçınca 11 katlı apartmanın düz duvarına tırmandığına tanık olmuştum. Bir keresinde tırmandığı bir ağacın dalı kırılınca 56 metre yükseklikten yere başının üstüne düştü. Gerçekten kafası sağlamdı, taş gibiydi yani. Anında ayağa fırlayıp yine tırmandı ağaca. Ama Reha Muhtar'ın havuzda yüzerek sahip olmayı amaçladığı "Sağlam kafa" herhalde Kuki'ninki değildir. Kuki şimdi İngiltere'de. Ama vücudunun sağlamlığı sonucu sahip olduğu sağlam kafayı daha da geliştirmek için Oxford'a üniversite eğitimi almaya gitmedi. Dorset'teki bir maymun barınağında hemcinsleri ile mutlu bir hayat sürüyor şimdi. İngiltere'ye gideceği günün arifesi, akşam yemeğinde eşim Canan, Kuki ve ben sofraya oturduk. Birlikte son yemeğimizdi. Kuru fasulye ile pilav vardı yemekte. Kuki kaşığı alıp tabağına pilav ve fasulye koydu. Sonra çatalını alıp yemeye başladı. O sırada sofraya çok acı sivri biber turşusu geldi. Ben bu biberlerden bir tanesini alıp, kendi fasulye pilavıma katık etmek için ısırdım. Beni gören Kuki de bir biber aldı ve ısırdı. Ama ağzı yandı o anda. Yüzünü buruşturdu. Biberi ağzından çıkartıp, masanın üzerindeki sigara tablasında söndürmeye çalıştı. Çünkü daha önce bir sigarayı yanan tarafından ağzına sokmuş ve dili yanmıştı. Bu nedenle bir daha sigaraya el sürmemiş veya bir anlamda sevgili Reha Muhtar gibi sigarayı bırakmıştı. Sevgili Reha Muhtar gibi her gün 1.5 saat havuzda yüzseydi bile, Kuki sigara ile acı biber turşusu arasındaki farkı bilemeyecekti. Çünkü havuzda yüzmekle "sağlam kafa" sahibi olunamıyor. Diyeceğim şu. Reha Muhtar benim sevdiğim bir arkadaşım, başarılarını hep alkışladığım bir meslektaşım. Onun akvaryum balığı gibi her gün havuzda yüzerek veya sigarayı bırakarak "Sağlam Kafa" sahibi olacağı yanılgısı içinde bulunması beni kahrediyor. Çünkü bu yanlış algılama sonucu, balıkçı tezgahlarındaki lüferlere de "Ülkenin en entelektüel kişileri" diye bakacağından kuşku duyuyorum... Onlar da yüzüyor ve sigara içmiyorlardı..
|