Yüzyılların Mezhep Gerginliği
Şimdi herkes Vatikan'ın yeni liderinin Papalık ve Patriklik arasındaki buzları eriten hoşgörüyü destekleyip desteklemeyeceğini merak ediyor
Papa'nın ölümü çokça yazıldı, çizildi, dünya basınının gündemine oturdu ve nihayet cenazesinin kalkmasıyla Papalık tarihinde bir sayfa daha kapandı ve yeni Papa'nın seçimiyle bir yenisi açılacak. Ancak yüzyıllardan bu yana kapanmayan bir sayfa var ki o da Hıristiyanlık dinini oluşturan mezheplerden ikisi arasındaki ilişkiler yani Katolik ve Ortodokslar arasındaki ihtilaf. Önceki gün cenazesi kaldırılan Katolikler'in başı son Papa, Ortodokslar'ın başı olarak kabul gören İstanbul Fener Patriği Bartholomeos ile yakın ilişkiler kurmayı başarmıştı. Papa, 1200'lü yıllarda Papalığın emriyle Haçlı ordularının Bizans İmparatorluğu'nun başkenti o dönemin Konstantinoples'i yani bugünkü İstanbul'u 2 asır boyunca işgal etmesinden, yağmalamasından, taş taş üstüne bırakmamasından, Bizans azizlerinin kemiklerini (osta) ve Ayasofya'dan kaldırılan ganimetlerinin Roma'ya kaçırılmasından ve "kardeş" olarak tanımladığı insanlarını kılıçtan geçirmesinden duyduğu üzüntüleri dile getirmiş ve Papalık adına "özür" dilemişti. Bizans ile Papalık arasındaki bu korkunç ihtilafın temelinde, 1054 yılına kadar ortak olan kilisenin, Katolikler ve Ortodokslar olarak ikiye ayrılmasından kaynaklanan mezhep kavgasına paralel olarak- her zaman olduğu gibi- siyasi çıkarlar da yatıyordu.
SON AYİN Bizans tarihçilerine göre, Papa'nın orduları İstanbul'u 2 asır işgal altında bulundurmasıyla 1400'lü yılların başlarında İznik'ten düzenlediği taarruzlarla İstanbul'u yeniden ele geçirecek Bizans ordusunu zayıflatmıştı. Bu Fatih'in 50 yıl sonra İstanbul'un fethetmesini kolaylaştıracaktı. Bizans'ın son İmparatoru Konstantin Paleologos ise İstanbul'un "Osmalı'nın eline düştü düşecek" olduğunu anlayınca İstanbul'un Osmanlı'dan korunması için Papalık'tan Haçlı ordularını yardımını istemişse de Papalık, gerek İmparatora gerekse Ortodokslar'ın başı Patrik'e, "Bizans'ın mezhep değiştirmesini, yani Ortodoksluğu terk etmesini ve Katolikliği kabul etmesini" şart koşmuştu. Yine Bizans tarihçilerine göre, Papalığın bu şartı, Bizans'ı allak bullak etmiş tam anlamıyla iki cepheye ayırmıştı.. Kimi komutanlar "İstanbul'un Türklerin eline düşmemesi için Katolik olalım daha iyi" derken; daha bağnaz ve çoğunlukta olan kimi güçlü komutanlar ise "İstanbul'da Papa'nın külahını görmektense Osmanlı sarığı görelim daha iyi. En azından dinimizi koruruz" diyordu. Ancak İmparator, kararını vermiş ve İstanbul'u korumak amacıyla Roma'dan gönderilecek takviye güçler karşılığında Ayasofya Kilisesi'ndeki son ayin, şiddetli tepkilere rağmen Katolik nizamına göre yönetilmişti. Ancak Bizans için artık her şey çok geçti. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul surlarından şehre girmeye hazırlandığını haber alan Haçlı orduları, daha Yunanistan kıyılarına gelemeden gerisin geriye dönmüş; İstanbul Türklerin eline geçmiş; ahalisine (bugünkü İstanbul Rumları) ve Ortodokslar'ın başı Patrik'e de dini özgürlük tanınmıştı. Papalık ile Patriklik arasındaki bu hesaplaşma, iki mezhep başının 1963 yılına kadar birbirlerine sırt çevirmesine neden olmuştu. İki mezhep arasındaki buzlar, nitekim Papalığın, 500 yıl sonra 1963'te İstanbul Patriği'ni ziyaret etmesi ve ilk kez özür dilemesiyle çözülmeye başladı. O gün bugün başlatılan "kiliselerarası müzakereler" hala kiliselerin birleşmesini amaçlıyor. Patrik Bartholomeos'un takdir ettiği Papa'nın cenazesine katılması da "Hıristiyanlık adına" atılan büyük bir adım oluştururken; Fener Patrikhanesi, bu nedenle Papalığın başına geçecek kişinin Jan Paul kadar açık görüşlü olup olmayacağını merak edenlerin başında geliyor.
|