Soros'la kahvaltı
Soros, ABD'nin gayrımenkul piyasasının şiştiğini belirterek, bu piyasalarda kriz tüyosu verdi.
George Soros, Macaristan'da Nazi işgalini, komünist yönetimini görmüş, acı deneyimler geçirmiş, 1956 yılında Amerika'ya göç edip dünyanın en zengin insanlarından biri olmuş bir insan. 1970'lerin sonunda "Bu kadar parayla ne yapacağını" düşünürken Açık Toplum Enstitüsü'nü kurma kararı almış. Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından özellikle eski Doğu Bloku ülkelerinin demokratikleşme çabalarına özel bir önem vermiş. Dün sabah Açık Toplum Enstitüsü'nün düzenlediği kahvaltıda Ertuğrul Özkök, Ferhat Boratav, Servet Yıldırım ve Eyüp Can ile beraber George Soros'la birlikte olduk. Irak'taki savaşa ilk günden karşı olan Soros, Bush yönetiminin dünyayı felakete sürüklediği görüşünde. Soros, Amerikan devletinin bir avuç fanatik tarafından adeta rehin alındığına ve bu iktidarın Amerikan değerlerini temsil etmekten uzak olduğunu söylüyor. Bush'un askeri güç kullanarak rejim değişikliği yapmasına şiddetle karşı çıkıyor ama Amerika'nın bugünden yarına Irak'tan ayrılmasını da istemiyor. Amerikan yönetiminin yanlış politikaları sonucu Irak'ı etnik bir bölünmenin sınırına getirdiğini söyleyen Soros, ülkeyi bir arada tutacak tek gücün petrol gelirlerini bir merkezde toplayıp bölgelere eşit olarak dağıtmaktan geçtiğini söylüyor. Amerika'nın yakın gelecekte başkanı olarak görmek istediği ismi ise saklamıyor: Hillary Clinton. Bill Clinton'ın herkesi memnun etme sevdası yüzünden yanlışlar yaptığını anlatan Soros, Hillary Clinton'ı Demokratlar'ı yeniden canlandıracak ve Amerika'ya yeni bir ufuk açabilecek bir isim olarak görüyor. Soros bunları anlatırken aklımdan geçen soruyu Eyüp Can yöneltti. Dünyanın en zengin adamlarından biri olmuş, yaptığı yatırımlarla kimi ülkeleri finansal açıdan yıkımın eşiğine getirmiş, bu dünyada paranın yapabileceği her gücü tatmış bir insanla Çırağan Sarayı'nın İstanbul Boğazı'na bakan bir odasında dünyaya yönelik bir ufuk turu yapıyoruz. İşini, gücünü bırakmış, kendini bir davaya adamış biri, dünyanın daha yaşanabilir bir yer olması için kendince seferber olmuş. Aslında bu Türkçe'de ve birçok dilde tam karşılığı olmayan "Philanthropy" örneği. "Karşılık beklemeden vermek" diye özetleyebileceğim bir kelime bu. İslam'daki fitre ve zekattan farklı bir kavram bu. Çünkü fitre ve zekat verirken bile bir cennet ödülü beklentisiyle hareket edebiliyorsunuz. Philanhtropistler'in böyle bir beklentisi yok. Genelde çok zengin olup kazandıklarını toplumla paylaşmak isteyen insanlar bunlar. Amaçlarını, hedeflerini beğenelim beğenmeyelim gerçekten de önemli işler yapıyorlar. Soros, Açık Toplum felsefesini savunan Karl Popper'den etkilenip bir vakıf kurmuş ve bu vakıf aracılığıyla eski Sovyet Cumhuriyetleri'nden Türkiye'ye uzanan bir coğrafyada demokratik sistemi ayakta tutacak kurumları oluşturmaya çalışıyor. Şimdi Türkiye'nin Avrupa Birliği hedefini ayakta tutabilmek için "Akil Adamlar" projesini yeniden hayata geçiriyor. Avrupa'nın deneyimli devlet adamlarından oluşan bu grup, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve uzmanların yardımından faydalanarak Türkiye'yi Avrupa kamuoyuna daha iyi tanıtmak için 3 Ekim'den sonra kolları sıvayacak. Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olması gerektiğini savunan Soros'tan bir de ekonomik tüyo: Amerika'da gayrimenkul piyasasının şişmiş bir balon haline geldiğini söyleyen Soros, bu piyasalarda yakın bir gelecekte ciddi bir kriz bekliyor.
|