|
|
İhaleye ucuz tarifenin sebebi AB imiş
Uzun bir süredir bu köşede gündeme getirdiğim Atatürk Havalimanı Dış ve İç Hatlar Terminali, Katlı Otoparkı ve Genel Havacılık Terminali'nin ihalesi bu hafta 3 Haziran'da son tekliflerin alınmasıyla tamamlanacak. Öğrenebildiğim kadarıyla ihale için şartname alan şirketler şöyle; Tepe-Afken-Vie (TAV), İÇTAŞ, Malezya Airport, Alarko, Europort Di Roma SPA, ve SNC (Franzsız). Yer Görme Belgesi alan ise iki firma var; TAV ve Çelebi-Fraport. Ancak, bu ihaleye tek başına katılabilen tek yerli şirket (TAV) dışındakiler bir çok açıdan endişeli. Yabancılar zamanın kısalığından, önlerini görememekten, verilen işlerin tam tarifinin yapılmamış olmasından şikayetçi. Böylece yerli firmalara kapalı tutulan bu ihaleye istenen katılım olmayacak ve Türkiye'nin en değerli varlığı, rekabet olmadığından ve değer tespiti iyi yapılmadığından umalım ucuza kiralanmasın. Ancak, ihale üzerine çalışanların tespitlerine göre, 15,5 yıllık kiralamadan devletin yaklaşık 3,5 milyar USD kazanç sağlaması gerekiyor. Ama DHMİ yetkililerine göre bu rakam 500 milyon USD ile 900 milyon USD arasında değişiyor. Düşük tespit yapılmasının mazereti enteresan. 'Türkiye 5 yıl sonra Avrupa Birliği'ne girmesi halinde Duty Free Mağazaları ortadan kalkacak ve bu ihalenin en önemli gelir kalemi yok olacak.' Karambol üzerine hesabı kamu tarafının değil, ihaleyi almak isteyenlerin yapması gerekmez mi? Basiretli tüccar malına düşük fiyat biçer mi? Bir çözüm önerisi; DHMİ, dış ve iç hattan geçen yolcu başına en yüksek rakamı verene bu ihaleyi teslim edecek şekilde düzenleme yapabilir. AB'ye girilmesi, yolcunun, azalıp-çoğalması, yeni terminal ve meydan yapımları da bu işi engellemez.
|