|
|
|
|
|
'Başbakan hariç bir şey bilen yok'
|
|
AKP'nin 'kayıt dışı siyaset' yaptığını söyleyen Devlet Bahçeli, Başbakan dışında kimsenin meseleler hakkında bilgisi olmadığı kanısında... BU eğilimi tehlikeli bulan MHP lideri, Bakanlar ve milletvekillerini, bildikleri bir şey varsa bunu halkla paylaşmaya davet ediyor.
Avrupa Birliği'nin dayatmaları yüzünden erken seçim istediniz. Bugün AB ile geldiğimiz nokta hakkında ne düşünüyorsunuz? -Ne kadar haklı çıktığımız kendini gösteriyor ve bugün daha kararlı bir duruş sergilemek gerektiği ortaya çıkıyor.
Siz Avrupa Birliği'ne girmeyi istiyor musunuz yoksa istemiyor musunuz? -41 yıldan bu yana ülkeyi yönetenler böyle bir temel tercih koymuşlar ve bununla ilgili olarak da çeşitli politikalar üretmişler. Bugün bu politikalar çerçevesinde çok önemli mesafeler alınmış. Eğer Türkiye samimi bir şekilde AB'ye girmeyi düşünüyorsa, Avrupa Birliği de samimi bir şekilde bizi almayı istiyorsa başka unsurlar gerekir. Türkiye'nin hassasiyetlerini zedeleyecek dayatmalardan uzaklaşmak gereklidir.
'AKP'DE DEĞİŞİM YOK' Peki sizce AB samimi mi? -Bu samimiyet PKK'nın amaçları doğrultusunda ortaya konan taleplerle ortaya çıkmaktadır aslında. Hükümet her zaman ifade ettiğimiz gibi, teslimiyetçi bir politika takip etmektedir. Bir takım değerlendirmelerini, zaman zaman ortaya koydukları görüşlerini de dikkate aldığımızda... Zaten onların geleneksel yapısını da hepimiz biliyoruz. AKP kendi rejim sorunlarını AB üzerinden realize etmeye çalışmaktadır. AB de bu zafiyeti bildiği için, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde PKK'nın taleplerine paralel dayatmalarla Türkiye üzerinden şark sorunu yaklaşımını gerçekleştiriyor.
AK Parti'nin gizli gündemi mi var, "rejim sorunu" derken tam olarak neyi kastediyorsunuz? Hükümet aslında AB'ye girmek istemiyor mu? -Bakın eğer AKP'de bir değişim varsa rejim değişikliği istedikleri yönündeki sözümü geri alırım ama AKP'de değişim yoksa... Kendilerine göre uyguladıkları politikada bu soru işaretinin cevabı aranmalıdır aslında. Her şey ortadadır.
Türban tartışmalarından mı bahsediyorsunuz? -Her şey canım, sadece türban tartışmaları değil. Bir taraftan vur-kaç politikası, gerilim ve çatışma politikalarını takip ediyorlar, bir taraftan da AB'nin tüm isteklerini yerine getirmek gibi bir durumla karşı karşıya kalıyorlar. AKP henüz netleşmiş bir parti değildir. Düşüncelerinde berraklaşmış bir hal yoktur. Ne istediğini topluma tam olarak anlatamamaktadır, aslında hiç kimseye tam olarak anlatamamaktadır.
Kimse derken? -Ne düşündüğünü milletvekillerine de anlattığı kanaatinde değilim. Bakanların da bir şey bildiğini zannetmiyorum. Onun için yıllardır tartışılan kayıt dışı ekonomiye paralel bir kayıt dışı siyaset uygulaması ortaya çıkmıştır. Kayıt dışı siyaseti çok tehlikeli buluyorum ben.
YORUMSUZ KALAN TEK SORU Ne demek kayıt dışı siyaset? -Kayıt dışı siyaset olunca, sayın Başbakan ve ikiüç danışmanının dışında kimsenin bir şey bilmediğini düşünüyorum. Eğer biliyorlarsa sayın bakanlar, sayın milletvekilleri bunları lütfen halka açıklasınlar. Kamuoyunu da bilgilendirsinler ne olup bitiyor diye... Ama ben onların da bir şey bildiği kanaatinde değilim.
Apo tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? -Yeniden yargılanma gibi tarihi bir hatayı işlememek lazım. Türk hukuku kararı vermiştir. Ayrıca adil bir yargılama olmuştur. Adil yargılama için de gerekli tüm şartlar hazırlanmıştır.
Yargılamanın adil olmadığını söyleyen bir çok Türk hukukçu da var. -30 bin insanımızın katili bu cani acaba bu kadar adil bir yargılanmayı hak ediyor mu? Onu da düşünmek lazım.
Apo yakalandığında asılmış olsaydı tüm sorunlar çözülecek miydi yani? -Türkiye bugün için gündemini teşkil eden tüm tartışmalardan arınmış olurdu.
Demokrasi yolunda ağır bir yara almış olabilirdik ama... -Niçin yara alalım canım? TC Devletinin varlığı, birliği her türlü projenin üstündedir. Yani parçalanmış, yıkılmış bir Türkiye olarak Avrupa Birliği'ne girseniz ne olur, girmeseniz ne olur. Şu gün içinde olduğumuz genel manzara Sevr Anlaşması'nın hortlatılmasından başka bir şey değildir. Lozan'ın da delinmesi anlamına gelir.
Sevr'in hortlatılması dediniz de... Zamanında Rahşan Ecevit'in size ve politikanıza yönelttiği çok ağır suçlamalar vardı. Hatta Milliyetçi Hareket Partisi'ni faşistlikle suçlamıştı yanılmıyorsam. Şimdi ise aynen sizin söylediğiniz gibi "Sevr hortlatılıyor, yabancılara toprak satılıyor, din elden gidiyor" gibi açıklamaları var. Merak ediyorum, siz mi daha milliyetçisiniz o mu? -(Bir süre duruyor, gülümsüyor) Ben bu soruya cevap vermeyeceğim efendim, yorum yapmamı beklemeyin lütfen.
Peki. AB samimi değil, hükümetin "rejim değişikliği" gizli gündemi var diyorsunuz. Çözüm nedir? -TC Devleti bu konuda yeni bir milli duruş belirlemelidir. AB ilişkilerinde 41 yıllık süreçte neler olmuş, ne gibi gelişmeler sağlanmış, ona bakılmalıdır. Sonra belki tekrar müzakerelere oturulması gerekebilir. İşler çok da yolunda değilse belki de geri çekilme şıkkı da düşünülebilir. Türkiye'nin tek problemi kuşkusuz Avrupa Birliği değildir.
'TAVİZCİ DURMAYALIM' Bir de Ermeni konusu var gündemden düşmeyen. Örneğin Orhan Pamuk'un da açıklamaları oldu. Sonra kendisine yönelik negatif bir kampanya başladı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? -Orhan Pamuk bu temel sorunda ele alınması gereken bir isimdi. O sorunu canlı tutmak isteyenlerin kullandığı bir şahsiyet olarak görülmesi lazım diye düşünüyorum. Yani Ermeni olayını Pamuk ile ilişkilendirerek izah etmek çok da doğru bir yaklaşım değil. Öyle bir misyonu öyle bir şahsa yüklemek de doğru değil. O edebiyatıyla meşgul olsun.
Ya Ermeni sorunu? -Ermeni meselesinde de bir duruşun sergilenmesi gerekiyor. Sözde soykırım iddiaları karşısında hiçbir şekilde taviz verilmemesi lazımdır. Ayrıca AB ile bunu ilişkilendirmek de doğru değil. 6 Ekim İlerleme Raporu'nda bahsedilmiş olması da dikkat çekicidir. Bu bakımdan Ermeni meselesinde sınırın açılması ve Türkiye-Ermenistan arasındaki ilişkileri iyileştiriyoruz diyerek tavizci ve teslimiyetçi durmamak gerekir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|