|
|
Yanar döner ampul
Geçenlerde Deniz Baykal, "Çiftçiye neden destek vermiyorsunuz?" diye hesap soruyor; aynı toplantıya katılan Tayyip Erdoğan da, Kasımpaşa jargonuyla "Bekâra karı boşamak kolay" diye posta koyuyordu...
Türkiye budur... Muhalefette atıp tutarsın. İktidarda susarsın... Halk arasındaki tabirle, "Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar"sın...
Bunun en çarpıcı örneğini yaşadık, önceki gün... "Türban takanları savunarak" iktidara gelen hükümet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde "türban yasağını savundu..."
1998'e dönelim... İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin, "Türban takıyorum diye beni derslere almıyorlar" dedi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
2004... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar verdi: "Türkiye laik bir ülkedir. Türbanla üniversiteye giremezsin. Senin durumun, insan hakları ihlali değildir..."
Ve, önceki gün... Leyla Şahin "yasak" kararına itiraz etti, temyiz duruşması yapıldı. Türk Hükümeti adına duruşmaya katılan avukat, resmen dedi ki: "Yasak kararınızın altına imzamızı atarız..."
E şimdi bu ne demek?
"Dini siyasete alet ettiği" için kapanmış üç partinin devamı olarak seçime gireceksin. Muhalefette "türban yasağı zulümdür" diyerek, oy isteyeceksin. Beğenmediğin rejim, senin demokrasi içinde yer almana hoşgörü gösterecek. İktidarda "türban yasağı doğrudur" diyeceksin.
Hadi bizim yüzümüze bakıyorsun... Sana güvenip, eğitimine ara veren, geleceğini sana bağlayan kız çocuklarının ve ailelerinin yüzüne nasıl bakacaksın?
Gerçek şu... "Türban" semboldür... Ama "türban kullananlar" için değil. Türban takanları "kullananlar" için...
|