Önce siz Çinli olun!
Hastanede insanın gazete okuma azmi, ritmi ve zaten isteği ile mecali de düşüyor. O düşük seviyede, tek yazıyı sayfasından koparıp kenara ayırmışım. Çünkü sinir olmuşum. Çünkü ben bizzat kendim "endişeden şükürlere terfi" halindeyim; kıymet bilmeyi, kıymetsizleştirilenleri bir şekilde hissedebilmeyi, işte öyle bir ruh halini idrak ediyorum. Duygusalım, biliyorum! Karşımda kollarını kavuşturmuş köşe yazarı. Gazeteci de değil, piyasa uzmanı. Devlet ve özel sektör arasında salınan "iyi" bir yönetici ve danışman. Yakınıyor, Ercan Kumcu.
Neden yakınıyor? Çünkü, asgari de dahil, işçi ücretlerini yüksek buluyor. Çünkü, sosyal güvenlik, işsizlik primleri de emek maliyetini yükseltiyor. Çünkü, yüksek emek maliyeti yüzünden kayıt dışı istihdam artıyor, istihdamdan tasarruf eğilimi artıyor. Çünkü, yüksek enflasyonda emeğin reel maliyetini düşürmek çocuk oyuncağı iken, düşük enflasyonda zorlaşıyor ve ücretleri harbiden indirmek gerekiyor. Çünkü, burası kişi başı 30 bin dolarlık değil 4 bin dolarlık bir ülke, rekabet ettiklerine göre asgari ücreti yüksek. Çünkü, işten çıkarmak kolay olmuyor, emek piyasası esnek değil, bu yüzden emekten tasarruf gerekiyor. Çünkü, Türkiye çalışanı kayıran bir sistem uyguluyor. Çünkü, Çin düşük ücretle rekabet ederken, Türkiye bu haltın adına AB'ye uyum diyor. Ve piyasa filozofu gazete yazarı, hakikaten çok "gerçekçi" yazısında, "Sanki her konuda Avrupa'ya uyduk da bir iş yasası kalmıştı" diye hançerini saplıyor.
11 Mayıs tarihli Hürriyet'teki bu yazıdan bir süre önce, aynı gazetenin İnsan Kaynakları ekinde Mine Kılıç kapsamlı bir araştırma açıklamıştı: Türkiye'de "üst düzey yönetici temel ücretleri" yıllık ortalama 120 bin Euro ile "dünyanın en gelişmiş 28 ekonomisi arasında 5'inci sırada". Birinci İsviçre'de 140 bin Euro. Ve Türkiye'deki üst düzey yöneticilerden daha az temel ücret alan yöneticilerin ülkeleri şöyle: Hollanda, ABD, İspanya, Fransa, İsveç, Norveç, Kanada, Yunanistan, İngiltere, Japonya mesela. Ercan Bey için önemlidir; "rekabet ettiğimiz" Çin'de 40 bin Euro seviyesinde. Ercan Bey mutlaka bilir; bu araştırmaya göre... Kişi başına geliri 4 bin Euro'dan az ülkemizde... Yıllık ortalama ücreti 120 bin Euro olan üst düzey yöneticilerimizin... Alkışlar arasında geride bıraktığı zavallı ülkelerin birçoğu... Kişi başına geliri 30 bin dolarlık ve daha da fazlalık ülkeler!
Hadi diyelim, 80 küsur yıllık Cumhuriyet, 50 küsur yıllık demokrasi, bir o kadarlık devletçi ve kayırmacı kapitalizm, çeyrek asırlık liberalizm sonunda... İş bulan işçiler, işsizlik güvencesi kapsamına girenler, sosyal güvenlik primi ödenenler... Hele hele asgari ücretle "haksız servet" sahibi olanlar (!) bu memlekete ihanet ettiler. Bir Çinli gibi ücrete, bir Çinli gibi aşırı çalışmaya, bir Çinli gibi asgari hayata, kolayca kovulmaya razı olmayarak ihaneti katmerleştirip rekabeti katlettiler! Ya Ercan Bey, Ercan Beyler, arkadaşları, üstatları, meslektaşları, ceolar meolar, mükemmel yöneticiler, birer Çinli yönetici gibi değil de, birer İngiliz, Fransız, Amerikalı, Japon, İsveçli, Danimarkalı yönetici gibi, hatta onların çoğundan da fazla ücret alabilmek için ne yaptılar? Bunu nasıl hak ettiler? Kapitalizmimize kuş mu kondurdular? Krizlerden mi korudular? Dünyayı mı fethettiler? Büyük bir teknolojik sıçramaya mı imza attılar? Yıllardır paradan para kazanmayıp ülkeyi yatırımla mı donattılar? Bu anormal ücretleri nasıl, neden, niçin hak ettiler de... Başkalarının asgari ücretini çok görmeyi öğrendiler! Yöneticisi İsviçreli yaşayan sistem, işsiz çok diye, işçisinden Çinli olmasını istiyor! Önce siz Çinli olun!
|