| |
Bağdat'ta ölüm, Şam'da panik
İlk yurtdışı gezisini Ankara'ya yapan Irak Başbakanı İbrahim Caferi'nin iki "tarihi" özelliği var: Irak'ın seçilmiş ilk başbakanı. Irak'ın ilk Şii başbakanı. Ne var ki, Caferi bu iki özelliğinin keyfini çıkaramadan yıprandı bile: Bağdat Üniversitesi'nin kamuoyu araştırmasına göre, ocak sonundaki seçimlerin ertesinde yüzde 85 olan hükümete halk desteği, şimdi yüzde 45'e geriledi. Tabii en büyük neden, güvenliğin sağlanamaması. Daha vahimi, saldırıların nitelik değiştirmesi, ABD'ye karşı direnişten hızla iç savaş boyutuna doğru gitmesi. Irak'ın en yetkin Sünni örgütü olan Ulemalar Komitesi'nin uyarısı bu tehlikeyi olanca vehametiyle gözler önüne serdi: "Din adamlarımızın ve Bağdat camilerindeki görevlilerin ölümlerine yol açan saldırıların arkasında Şiiler'in Bedir örgütü var!" Bedir Tugayları'nın devamı olan bu örgüt, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi'nin silahlı kolunu oluşturuyor. O konsey ise Caferi'nin Şii ağırlıklı hükümetinin en önemli dayanağını.
"Hesaplaşma" hazırlıkları Şiiler ise iddialara karşı suçlamayla yanıt veriyorlar. Örneğin iki gün önce Bağdat'ın güneyinde öldürülen Şii din adamı Şeyh Muhammed Tahir El-Allag'ın katillerinin Sünni milisler olduğunu söylüyorlar. Atışma sürerken ve her grup kendi denetimindeki bölgelerde mevzileri güçlendirmek için yarışırken, her gün onlarca ceset toplanıyor: Bağdat'ın batısında kurşuna dizilmiş 3'ü imam 14 Sünni cesedi, az ötede 7 Türkmen polisin cesedi, Mayden'de Dicle'ye atılmış 40 Şii cesedi... İşte bu tehlikeli gidişi durdurmak için ABD'den peş peşe bakanlar geliyor Bağdat'a: Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, ardından Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, şimdi de Dışişleri Bakan Yardımcısı Robert Zoellick... Hepsi de Caferi'ye, yönetimde Sünniler'e daha fazla görev ve pay vermesi için baskı yapıyorlar. Ayrıca anayasa komisyonunda Sünni temsilci sayısını artırmasını istiyorlar. 55 üyeli komisyonda halen sadece 2 Sünni bulunuyor.
Esad'a son uyarılar Ancak iş iktidarı paylaşmış Şiiler ve Kürtler'i razı etmekle bitmiyor. Bir de El-Kaide'nin Irak'taki kolunun şefi Ebu Musab El-Zerkavi faktörü var. Sünniler'e anayasa hazırlığına yardım etmemeleri çağrısı yaptı, "Böyle bir şeye kalkışanı kâfir kabul edip cezalandıracağız" dedi. Nerede? Direniş liderlerini topladığı Suriye'de. Bu da ABD'ye Beşşar Esad yönetimini daha da sıkıştırmak için yeni gerekçeler verdi. Rice, Suriye'yi teröristleri barındırmakla suçladı. Irak'taki askeri operasyonlardan sorumlu Merkez Komutanlığı'nın şefi General John Abizaid Suriye'yi, Irak'taki şiddetin kendi topraklarında planlanmasını önlemek için elinden ne geliyorsa bir an önce yapması için uyardı. Zerkavi ve adamlarının saldırıları önlenemezse, kabak herhalde Suriye'nin başında patlayacak. Şam'daki paniğin nedeni bu mu acaba? Kuveyt gazetesi "El-Siyasa", Suriyeli üst düzey siyasilerin ve askerlerin servetlerini yurtdışına kaçırmaya başladığını yazdı. Örneğin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanı Fayez Nuri, villasını ve çiftliğini 8 milyon dolara satıp parayı sığınma planları yaptığı İsviçre'de bir bankaya yatırdı. Eski Başbakan Mustafa Miro, Arjantin'deki yakınları aracılığıyla 100 milyon dolarını Suriye'den çıkarmayı başardı. Irak'ın Baas yöneticileri de Saddam rejiminin çökmesinden birkaç ay önce servetlerini yurtdışına aktarmışlardı. Yani, Şam'daki panik hayra alamet değil...
|