| |
|
|
Hüsnü "Özyeğin" mi, Hüsnü "Mesela" mı?
BAZILARIMIZ yazılardaki kelimelerin kullanılış biçimlerine ve hatalara çok takılırız. Bazılarımız da, "Öz Türkçe"ye kızarız. Mesela eski Tercüman'da, "Bütün öz Türkçe kelimeleri eski dildeki söylenişine çevirin" diye düzeltmenlere verilmiş bir talimat varmış. Bir gün bir muhabir o zaman Pamukbank Genel Müdürü olan Hüsnü Özyeğin'le bir söyleşi yapmış.. Ama daktilosunda yanlış tuşlara basıp, "Özyeğin"i "Örneğin" diye yazmış.. Düzeltmen de bunu eski Türkçe'ye çevirmiş. Ertesi gün gazetede bu "Hüsnü Mesela ile söyleşi" diye yayınlanmış. Reha Muhtar'ın "Kebap seks gücünü olumsuz etkiler mi" konulu Ateş Hattı'nda da bu çeşit düzeltmeler vardı. Örneğin her kebap yiyenin seks gücünü yitirmeyeceğini söylemek için şu hikayeyi anlatmıştım: -İkinci Dünya Savaşı'nda bir kadın tuvalete girmiş Londra'da. İşini bitirmiş yaşlı kadın, sifonu çekmiş. O sırada Almanlar da Londra'yı bombalıyormuş. Oraya bomba düşmüş kadın tam sifonu çekerken. Enkazın altından çıkarmışlar. "Ben o kadar hızlı çekmedim" diye bağırıyormuş. Çünkü bombanın düştüğünün farkında değil. Neden bu hikayeyi hatırlattığımı da da şöyle anlatmıştım: -İşte buna "Uygun İlliyet" diyorlar. Cinsel yetersizliğin nedeni de kebaptan başka bir şeydir. Benim "Uygun İlliyet" (Causalite) dediğim olgu, gazetede "Uygun Milliyet" diye çıkmıştı. Bunun gibi "Tike" de, "Tüfe" olmuştu. Baksanıza.. Reha Muhtar da "Küşneme"yi "Kişneme" diye anlamaya meyilli olduğunu yazıyordu önceki gün.
|