| |
|
|
'Bu dünya kime göre' diye sorduğunuz oluyor mu?..
Hayata nerede, ne zaman, nasıl başladığımız belli. Bilinmez olan, nerede, ne zaman, ne şekilde biteceği. O meşum, o meçhul ana, yani ömrün son gününe dek daha neler üşüşecek hayatımıza o da ayrı bir soru.
Oyma akıl Çözümü mümkünsüz yün yumağı gibi anları adımlarken durup kendimizi dinlediğimiz de oluyor şükür ki. Bu şükrediş her şeylerin iyi gittiği anlamına değil. "Ya bunu bile akıl etmeseydik, beceremeseydik anlamına."
Kontrol edin Durun bir bakın. Derin bir soluk ardından kendinize bir göz gezdirin yapabildiğinizce. Kalbinizde küf tutan ayrılık acılarını, her darbenin izini taşıyan düşsel duvarları "kontrolden geçirin", tabii becerebilirseniz.
Torpili yok ki!.. Kendini bir zaman en mutlu, bir başka zaman en talihsiz, en acılı insan hissedişin belirli bir kontenjanı, torpili yok ki. Bu saydığım durumlara herkes her yerde her an düşüp, savrulabilir.
Kimbilir?.. Yani siz de, (anlıyorum ki) siz de kırık yürekli, aldatılmış, ıskalanmış ya da ne bileyim mesut, mutlu, huzurlu kıvançlı olabilirsiniz, ne eksiğiniz var? Bir roman kahramanının slalomlu ömrüne tek yumurta ikizi olamasa da, üç aşağı beş yukarı sizin de başınızdan neler gelip geçmiştir kim bilir?..
Bana göre değil!.. Peki şimdi de siz yanıtlayın lütfen. Ben durup dururken(!) hüzünlenip, yüzüme efkarlı göz manaları yükleyip aklımı duman duman savuruyorum taşa, denize. Her şey iyi gidiyor gibi görünse de "bu dünya bana göre değil" diyorum durup dururken. Söyleyin size de böyle oluyor mu arada derede? Oluyorsa siz de, o yaman ve yanıtsız soruyu soruyor musunuz fısıltıyla; "Bu dünya kime göre peki?.." diyor musunuz?..
|