| |
Başbakan ve rektör
Bizim meslektaşlar arasında okuyucuyu bunalımdan bunalıma sürüklemek gibi bir tuhaf misyonu üstlenmiş yazarlar yok değildir. Öyle bir karşılıklı alışveriştir ki bu, bir kısım okuyucu da, uyuşturucu müptelasına dönmüş durumda, beynine ve ruhuna her gün belli bir dozda problem ve sorun enjekte edilmezse, kendini boşlukta hissetmeye başlıyor. Kimi yazar tayfasının komiklikleri, hayatın ironisine tüy dikmeye devam ediyor. İroni mi istiyorsunuz. Alın size ironi! Dün "soykırım"la uğraşıyorduk, bugün ise AİHM kararı çıktı: "Abdullah Öcalan adil yargılanmadı!" Tamam olur, biz de yeni baştan adil yargılarız, olur biter. Problem bunun neresinde? Hayır ama medyatikler şimdi mal bulmuş mağribi gibi bu tatavanın üzerine hücum edip, sakız gibi şaklatmaya başlayacaklar. Mantıklı davranmak kesmez bizi... Tıpkı bir kısım gazetecinin okuyucuya fırça çekmesi gibi: Hemşerim, bizim meseleleri yazmaktan imanımız gevriyor ama sizde ne tepki var ne protesto! Emin Çölaşan, okuyucuyu da bıraktı gazete yazarlarına giydiriyor: Başbakanı eleştirsenize sıkıyorsa! Sıkmıyor belki, zorla mı sıktıracaksın? Al işte, İzzet Baysal Üniversitesi rektörü Prof. Akbıyık, tepkinin Allahını koymuş, yetmez mi? Koskoca hoca, Başbakan Erdoğan'ın fakülte temel atma töreni için kampusa gitmesine sinirlenmiş, törene katılmadığı gibi bir de açıklama göndermiş: "Üniversiteler özerktir, buraya siyaset giremez!" "Özerklik" nasıl bir şey ise, Başbakan oraya girince bozuluyor. Demek ki, Türkiye'nin üniversiteleri kağıt üzerinde özerk olduklarına göre, kampusların kapısına bir levha koymak gerekiyor: Buraya başbakanlar giremez!
|