|
|
Türkiye'nin "rüşvet" gerçeği...
SABAH'ın 04.04.2005 tarihli haberi tüylerimi ürpertti. Dünya Bankası'nın Türkiye'deki 514 yatırımcı firma üzerinde yaptığı araştırmayı da kapsayan 'Global Yatırımcı İklimi-2005' adlı rapora göre bu firmalarla diğer yatırımcı firmalar, yıllık cirolarının % 06'sını "rüşvet"e ayırıyormuş. Peki, bu rüşvet kime veriliyor? Rapor, bu tespitle sınırlı değil. Yatırımcıların % 33'ü ayrıca, haklarını korumada hukuka güvenmediklerini söylemiş; hırsızlık ve kundaklama gibi kasti hareketlerle uğradıkları zararları da cabası saymışlar. Daha çok üretmek, istihdam yaratmak, vergi ödemek ve ülkenin, halkın kalkınması için yatırım yapmak isteyen teşebbüs sahibinin cebine önce devleti temsil edenler, sonra da önüne gelen göz dikince, hukuka güvenmeyen yatırımcı, çaresiz rüşvete teslim oluvermiş. Türkiye'de üretilen mal ve hizmetlerin yıllık cirosu katrilyonlarla ifade edildiğine göre rüşvetin miktarını varın siz hesaplayın. Her fırsatta bürokrasiyi ikaz eden, ancak bir türlü yola getiremeyen Başbakan, acaba bu konuda kendini güçsüz mü görüyor? Öte yandan, haksızlık ve yolsuzluklarla savaşta en önemli araç olan yargı, bir ülkede yolsuzluk sıralamasında gümrükler ve belediyelerden sonra üçüncü sırada geliyorsa, yatırımcılar nasıl güven içinde olabilir? Bir ülkenin Başbakanı ve bakanları yolsuzluk suçlamasıyla Yüce Divan'da yargılanıyorsa yatırımcılar nasıl güven içinde olur? Ve nihayet bir ülkede "haklı"nın değil de "güçlünün adaleti" egemense bırakın yatırımcıları, hangi yurttaş güven içinde sayar kendisini? Naci AKAY
|