|
|
Okan Bayülgen ayıp etti
Siz istediğiniz kadar çaba gösterip gerçekten de Batı düzeyinde bir festival düzenleyin... Sophia Loren'den Harvey Keitel'e, Neil Jordan'dan Jane Campion'a birçok dünya sanatçısını getirtin, son derece nezih bir sanat ortamında toplayın, Mor ve Ötesi gibi Avrupa çapında bir gruba müziği emanet edin.. Ama yine de olmuyor. Olmuyor çünkü sizin dünya standartlarında gerçekleştirmeye çalıştığınız şey, o standartlara uymak istemeyen, uymayı küçüklük sayan ve ille de kendi bildik kimliğine sıkı sıkıya yapışmış birileri tarafından sabote ediliyor. İstanbul Film Festivali kapanış gecesinin "sabotajcısı" da, ne yazık ki aslında çok sevdiğim Okan Bayülgen'di. İnatla bir-iki cümle bile, hatta Acun kadar bile İngilizce konuşmadı, sahneye çıkan onca ünlü yabancıyla hiç bir diyalog kuramadı. Zahmet edip jüri başkanının adını öğrenmemişti (şampiyon dedi, çempion dedi ama bir türlü Kempiyon diyemedi), Altın Lale'yi alan Çin yönetmeninin adının nasıl telaffuz edildiğini bilmiyordu (gecenin sonunda da öğrenemedi), Japon elçisinden Portekizli jüri üyesine kadar herkesin adlarıyla alay etti. Çünkü o, NTV'nin naklettiği törende seyircinin alıştığı, bildiği, sevdiği Okan Bayülgen olmakla yetindi, bir tür Zaga çeşitlemesi sundu, onun bir adım ötesine geçip töreni uluslararası bir düzeye ulaştırmayı düşünemedi ya da istemedi. Ve yerli olmak, yerli kalmak ve evrensel standartlara ulaşamamak konusunda bizlere görkemli bir örnek sundu. Aslında tüm bunları yapacak yeteneğe bol bol sahip olduğu halde...
|