Geleceği satın almak...
Dışarıda limon gibi bir hava... Güneşin sıcaklığını, vücudunuzu okşayan lodos serinletiyor. Sezonun açılmasıyla birlikte turistler daha yeni yeni gelmeye başlamış... Yaş ortalamaları 50'nin üzerinde... Kültür Turizm Bakanı Atilla Koç, "Daha Mart ayında turizmde yüzde 40 artış oldu" diye keyifli... İçmelerde L'etoile Oteli'nin sahibi İsmail Özmen, kilolu cüssesine ters orantılı ataklık içinde... Otele yeni gelen turistleri karşıladıktan sonra şöyle diyor: "Gelenler İngiliz, 1,5-2 yıl kadar önce bu tatili satın aldılar..." Suratımıza oturan soru işaretinden, sözlerine anlam veremediğimizi fark ediyor. Eksik olmayan gülümsemesi içinde, başını hafif geriye atarak devam ediyor: "Bu gelen turistler var ya; 1,5 yıl önce burada tatil yapmaya karar verdiler. O tarihte tatil paralarının yarısını da yatırmışlardı. Bugün de planladıkları gibi geldiler..." Özmen, birkaç gün önce de çok sayıda İngiliz'in 2-2,5 yıl sonrası için Türkiye'de tatil satın aldıklarını söylüyor. Sistemi anlatmaya başlıyor. Bir İngiliz ülkesindeki büyük bir turizm acentesine gidiyor. İki yıl sonrasına ilişkin tarih ve yeri belirliyor, tatil giderinin yüzde 50'sini de peşin ödüyor. Erken satın alması dolayısıyla iki yıl sonra ortaya çıkabilecek fiyat farkından etkilenmiyor, hem de tatilini yüzde 10 gibi bir oranda ucuza getiriyor. Tatilinden vazgeçtiği anda yatırdığı kaparo yanmıyor, anında kendisine ödeniyor.
Kim cesaret eder Çevremde oturanlara şu iki soruyu yöneltiyorum: 1- Geçmişte 1,5 yıl sonrasına ilişkin tatil programı yaptığınız oldu mu? 2- İki yıl sonrasına ilişkin tatil planı yapma cesaretiniz var mı? Hem de tatil parasının yarısını peşin yatırmak şartıyla... Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, yılların gazetecileri Ümit Gürtuna ve Ertürk Yöntem sessiz kalmayı tercih ediyor... Uzaklara yelken açmış, ünlü deniz adamı Sadun Boro, elini tohum atar gibi savurup, "peh..." demekle yetiniyor. Bu arada şu soruya yanıt arıyoruz; "Diğer ülkelerden gelen turistler ne kadar uzun vadeyle gelecekteki tatilini satın alıyor?" Aktardığı veriler, ülkelerin ekonomik ve sosyal yapılarıyla bire bir örtüşüyor... Örneğin, tatil için en çok Türkiye'yi tercih eden Almanlar; İngilizlere göre daha temkinli davranıyorlar. Almanlar, genelde 8 ay ile bir yıl öncesinden tatillerini satın alıyorlar. Onları Hollanda, Belçika, Lüksemburg gibi kuzey ülkeleri takip ediyor. Benelüx ve çevresindeki ülkelerinin insanları 6-8 ay öncesinden tatillerini belirliyorlar. Son yıllarda Türkiye'ye akın eden Rusların durumu biraz farklı; Çoğunluğu, son anda tatile karar veriyor. Yer ayırtmalarına karşın, gelip gelmeyecekleri ise çoğunlukla uçak indiğinde veya tur otobüsü otel kapısına dayandığında belli oluyor. Ya İsrailliler... Onlarınki ülkelerindeki durumun şartına uyumlu; her ne kadar 2-3 ay önceden yer ayırtsalar da gelip gelmeyeceklerine ilişkin bilgiyi son ana kadar veremiyorlar. Ancak, ülkelerinden uçak kalkacağı sırada durumları kesinleşiyor.
Yarın ne olacağım Ya biz Türkler?... Veriler Türk turistin en fazla 3 ay öncesinden tatil satın aldığını gösteriyor. Ortalaması ise genelde 2-3 hafta... Hatta, Türkiye'de bir turizm acentesi uzun vadeli tatil olanağı sunan program başlatmış. Başvuran sayısının azlığı dolayısıyla program bir türlü uygulamaya konulamamış. Bu olanaktan Türk insanının neden yararlanmak istemediğine ilişkin küçük bir kamuoyu yoklamasına verilen yanıtlar genelde benzer olmuş: "Sen bana bir yıl sonrası diyorsun; ben yarın ne olacağımı biliyor muyum?.." "Bir yıl sonra hangisi ucuz ise kafama da hangisi yatıyorsa gider orada tatilimi yaparım..." Bu veriler, sosyal güvencemizi, yaşama bağlılığımızı ve geleceği satın alma cesaretimizi göstermeye yetip de artıyor bile... Nice 1 Mayıs'lara...
|