|
|
|
|
Türkiye protokolü imzalayacak
Başbakan Erdoğan, TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye'nin taahhüt ettiği gibi Uyum Protokolünü imzalayacağını açıkladı. Erdoğan, AB artık bizi taraf olarak değil ortak olarak görmeli diye konuştu..
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde bugüne kadar ki en ileri noktaya vardığını muhaliflerinin dahi inkar edemeyeceğini belirterek, ''İçinde bulunduğumuz süreçte Avrupalı muhataplarımızın da artık bizi bir 'taraf' değil, bir 'ortak' ve bir 'müstakbel üye' olarak görmelerinin gereği ortadadır'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye-AB ilişkileri ile Türkiye-ABD ilişkilerine değindi. Türkiye'nin önemli dış gündem maddeleri bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Kendi içimize kapanarak kısır tartışmalarla kaybedecek vaktimiz yok'' diye konuştu.
Erdoğan, 40 seneyi aşan bir ortalık ilişkisi ve 10. yılına giren bir Gümrük Birliği içinde olan Türkiye'nin, AB ile ilişkilerinde Hükümetin kaydettiği gelişmelerin ortada olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
''AB ile ilişkilerimizde bugüne kadar ki en ileri noktaya vardığımızı herhalde muhaliflerimiz dahi inkar edemez. Halkımızdan ve Parlamentomuzdan aldığımız destekle, Hükümet olarak ortaya koyduğumuz kararlılık sayesinde Türkiye'nin AB üyeliğinin gerçekten ulaşılabilir bir hedef olduğunu kendimize de Avrupa'ya da ispat ettik. Buna rağmen, 17 Aralık'ta Brüksel'de alınan tarihi karar sonrasında AB istikametinde yavaşladığımızın ileri sürülebilmesini anlamakta zorlanıyorum.
'HÜKÜMET HEDEFİNDEN ASLA VAZGEÇMEYECEKTİR'
Açık söylüyorum; böyle bir şey yok. Şu bilinmelidir ki Hükümetimiz halkımıza en ileri siyasi, ekonomik ve sosyal standartları sunma hedefinden asla vazgeçmeyecektir. AB üyelik sürecimiz de esasen bu hedefimizle örtüşen ulusal bir mutabakatı ve Türk insanının haklı beklentilerini ve demokratik özlemlerini yansıtmaktadır. Biz nereye, niçin dahil olmak istediğimizi çok iyi biliyoruz. Halkımızın refahı ve mutluluğu için gerekenleri kararlılıkla yapacağız. Bunu yaparken ne kimliğimizi değiştirmemiz, ne de milli çıkarlarımızı unutmamız gerekir. Bunu anlamakta güçlük çekenler, bugünkü uluslararası ortamda Avrupa gerçeğini de Türkiye gerçeğini de kavrayamamışlardır. Önemli olan, gerçekçiliği elden bırakmadan evrensel değerler için mücadeleyi devam ettirmektir. Bu sürecin sürdürülebilir olduğunu bildiğimiz gibi,müzakere sürecinin karşılıklı olduğunu da ve bu sürecin dikkatle yönetilmesi gerektiğini de biliyoruz.
AB olsa da olmasa da eksiklerimizin üzerine gitmeye devam edeceğiz, hukuk devleti anlayışı içinde demokratik rejimimizi kuvvetlendirmeyi sürdüreceğiz. Bu arada, münferit bazı olayları, her ülkede görülebilecek tek tük eksikleri yoldan çıkma olarak göstermek isteyenleri daha isabetli gözlem ve muhakeme yapmaya, resmin tamamını görmeye davet ediyorum.''
KIBRIS
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin içinde bulunduğu süreçte Avrupalı muhataplarından da artık ''bizi bir taraf'' değil, bir ''ortak'' ve bir ''müstakbel üye'' olarak görmelerinin gereği hatırlatarak, ''Bunun süresi önemli değil ama bu gerçek önemlidir'' dedi.
Birliğin daha etkin bir uluslararası aktör haline gelmesi ve küresel barış için daha iyi bir örnek oluşturması bakımından Türkiye'nin, Birliğe kazandıracaklarını iyi tahlil eden çok sayıda Avrupalı dostları bulunduğunu kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''AB'nin geleceğinin de yoğun bir şekilde tartışıldığı son dönemde, devlet adamlarından aydınlara, uzmanlardan sokaktaki insanlara kadar bir çok Avrupalı, ülkemizin üyeliğini destekleyerek ileri görüşlü ve çağdaş bir tavır ortaya koymaktadırlar. Tabiatıyla, üyelik iki tarafa da kazanımlar sağlayacağı gibi, sorumluluklar da yüklemektedir.
Türkiye, sorumluluklarını yerine getirmekte ortaya koyduğu iyi niyet, samimiyet ve tutarlılığı AB'den de beklemektedir. Biz altına imza attığımız vaatlerin ne olduğunu biliyor ve yükümlülüklerimizi yerine getirmekten çekinmiyoruz. Üyelik sürecini ciddiye alan ve AB kural ve uygulamalarını iyi bilen bir aday ülke olarak, üyelik süreci kapsamında nelerin bizden talep edilebileceğini, nelerin talep edilmemesi gerektiğini de biliyoruz.
Örneğin, Kıbrıs konusunda kimin ne yapması gerektiği hakkında tartışmaya dahi girmenin gereksiz olduğu açıktır. Bu konuda zaman zaman Avrupa'dan duyduğumuz 'haksızlığın farkındayız, ama gereğini yapamıyoruz' yönündeki izahların AB'nin inandırıcılığını zedelediği açıktır. Haksızlığın farkında olmak, haksızlığı gidermeye katkıda bulunmayı gerektirir. Biz yıllarca bu duruma düşebilecekleri uyarısını dile getirdik, ama maalesef muhataplarımız aynı ileri görüşlülüğü gösteremediler.''
PROTOKOL VE TAAHHÜTLER
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin taahhüt ettiği gibi Uyum Protokolünü imzalayacağını bildirerek, ''AB'nin de KKTC için öngörülen mali yardım ve doğrudan ticaret tüzüklerini onaylamasını beklemek hakkımızdır'' diye konuştu.
Aynı şekilde, adeta Türkiye'nin üyelik ihtimalinin somutlaşmasıyla orantılı olarak Avrupa'da kimi kesimlerde gayri resmi şekilde dile getirilen ve esasen üyelik süreciyle alakası olmayan konuların, bu kez resmi AB çevrelerince dillendirilmeye çalışılmasının yanlışlığını dile getiren Erdoğan, şöyle dedi:
''Bu, bizim halk olarak kapsamlı bir bütünleşme sürecine girmeyi öngördüğümüz AB'den beklediğimiz 'Avrupalı' bir tavır değildir.
Bir kez daha ifade etmek istiyorum; Türkiye hem Avrupa için hem bölgesi için bir güven ve istikrar kaynağıdır. Dünyadaki ve çevresindeki sorunların çözümüne sürekli katkı sağlama çabası içerisindedir. Komşularımızla ilişkilerimizde son on yılda kaydettiğimiz ilerleme sahip olduğumuz uzlaşı kültürünün en güzel örneğidir.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|