|
Ağca'dan çok özel bir mektup
|
|
Mehmet Ali Ağca avukatı aracılığıyla "Sadece bir gazeteciye röportaj için talepte bulundum" dedi. Sanırım o gazeteci bendim. Ağca geçtiğimiz yıl bana bir mektup yazmıştı.
Keşke çıkıp da "Ağca'ya aşık oldum" diyebilseydi
Rabia Özden Kazan'dan bahsediyorum. Hani kanal kanal gezen Ağca'nın sözlüsünden. Katıldığı her programda "Ben aslında gazetecilik yapıyorum, başka hissiyatım yok" diyordu. Canım sıkıldı.
Aslında bu mektubu yayınlamayı düşünmüyordum. Ta ki şu gazeteci hanımefendi ortayı çıkıp da ana haber bülteninde Ali Kırca'nın karşısında "Ben sadece gazetecilik yapıyorum, başka bir hissiyatım yok" diyene kadar. Rabia Özden Kazan'dan bahsediyorum, bembeyaz kıyafetleri ve gösterişli türbanıyla poz poz resimler veren ve Mehmet Ali Ağca ile sözlendiği haber olan hanımefendi. Hani "Gidene kadar korkuyordum sonra bakış açım değişti" diye açıklama yapan gazeteci hanımefendi. İşte onun yüzünden. Onun yüzünden bu mektup saklandığı yerden çıkıverdi. Şimdi, önce mektup, noktasına virgülüne, yazım hatalarına dokunmadan...
Muhterem Balçiçek Pamir Ben Mehmet Ali Ağca, SABAH okurlarından birisiyim. Senin Süleyman Demirel, Esma Esad vb röportajlarını okudum: gayet zeki, enerjik ve çalışkan bir kadınsın, dahası bu işleri iyi biliyorsun. Övünmek gibi olmasın... ben de medya uzmanıyım. Balçiçek, sana şartlı bir teklifim var: Uluslararası bir medya projesini gerçekleştirmek için benimle birlikte çalışır mısın? Bazı detaylarıyla projeyi izah edeyim: şayet bazı ilkeler ve - worldcopyright- konusunda anlaşırsak ve de uluslararası hukuki bir mukavele imzalarsaktelif hakkımı dolar milyarderi Turgay Ciner'e bağışlamam beklenmez herhalde- akabinde Sen ve ben Kartal cezaevinde birkaç gün içinde bir sözlü-yazılı bir de televizyon röportajı yapacağız. -Adalet bakanından izin alırsınız zannediyorum- Bu proje Türkiye'den öte, Amerika, Avrupa, Japonya'ya yönelik olacak. Sözlü-yazılı röportaj mümkünse eşzamanlı olarak ihtimal 9-10 gün- SABAH ile birlikte dünyanın bir çok gazete ve dergisinde anlaşmalı olarak yayınlanacak. Ayrıca, sözlü röportajın metni bir hollywood filmi için senaryo olarak kullanılabilecek. Televizyon röportajlarımıza gelince: hadiselere, belgelere dayalı ikiüç saatlik bir- Türkçe ve İngilizce- söyleşi olacak. Türkçesi iki gün üst üste ATV'de, İngilizcesi ise anlaşma yapacağımız bütün dünya TV'lerinde yayınlanacak.- sözlü yazılı röportajın metni umarım Dan Brown tarafından bir dünya best seller romanada dönüştürülebilir çünkü bizim konumuz THE DA VİNCİ CODE masalından çok çok üstün.- geçen yıl Tom Clancy papa suikasti konusunda RED RABBİT isimle bir kitap yazdı- İtalyanca'sını okudum. Tam bir sefalet idi, yine de milyonlarca kopye sattı. Şimdi bizim projenin software'i, muhtevası ne olacak? Diye sorarsan: hıristiyanlık tarihinin en büyük mucizesi FATİ- MA'dan başlayacak... VATİ- KAN-BEYAZ SARAY-KREMLİN arasındaki bazı şeyler.. KGB, CİA, Avrupa istihbarat örgütleri konuları... Mesih, Mehdi, Deccal, kıyamet günü konularında Kuranı Kerim, İncil, tevrat temelinde mükemmel açıklamalar.- Balçiçek, bir takım yanlış bilgiler, toplumsal şartlanmalar, önyargılar zihnine, paranoya, şizofreni, hezeyan kavramlarını çağrıştırabilir... fakat şunu bil ki ben hem fiziksel hem de psikolojik olarak sapasağlam bir insanım... dahası dünyaya insan bilimler, sosyal bilimler dersi verecek kültüre sahibim.- Balçiçek bana geleceksen, zihnindeki bazı önyargıları, acabaları, şüpheleri bir kenara bırakacaksın ve karşılıklı sayğı, güven içinde muhteşem bir eser üreteceğiz..- şimdi sana üzerinde düşünmen gereken birkaç belge sunuyorum. Acilen bul ve incele. 1= 14 mayıs 1981 tarihli THE NEWYORK TİMES'ın birinci sayfası 2= amerikan TİME dergisinin 9 ocak 1984 tarihli sayısının kapak resmi 9 ocak benim doğumgünüm- 3= THE NEWYORK Tİ- MES'ın 28 mayıs 1985 ve 29 mayıs 1985 tarihli birinci sayfaları.- 4= 14 mayıs 2000 tarihli THE NEWYORK TİMES'ın birinci sayfası. Balçiçek, muhtemel eserimizin pazarlanması için amerika'- da konunun uzmanı bir şahısşirket ile anlaşmamız gerek ben sana iki isim yazıyorum: Avukat Kelly Crab ve manager Roy Hofstetter, ikiside amerikalı, sen avrupa ve amerikada başka şirketleride arayabilirsin. Röportajlarımızda yaklaşık 200 soru yer alacak, diğer konu ve detayları daha sonra konuşuruz. Aramızdaki bütün haberleşme kardeşim Adnan Ağca tarafından sağlanacak. Mümkünse bu salı görüş günüm-kardeşimden ilk cevabını bekliyorum- yakında görüşmemiz umuduyla Sevgi ve Sayğılarımı sunuyorum. Mehmet Ali Ağca
Şaşırdınız değil mi? Ben de mektubu aldığımda şaşırmıştım. Mektubun yazıldığı tarih 5 şubat 2004, ben bir hafta sonra okuyabildim. Ne mi düşündüm? Kendisinin de yazdığı gibi, aklını yavaş yavaş yitirmekte olduğunu.. Ne mi yaptım? Tabii ki kardeşini aradım. Ve dedim ki, "Kardeşinizin bana yazdığı mektubu aldım. Akıl sağlığının pek yerinde olmadığını düşünüyorum ama yine de yüz yüze gelip bir röportaj yapmayı isterim. Ama onun bana çizdiği çerçeveyle pek ilgilenmiyorum. Eğer her soruma cevap vermeyi kabul ederse, bunlara Abdi İpekçi suikasti de dahil, Adalet Bakanlığı'- ndan izin almaya çalışırım". Birkaç gün sonra cevap geldi. Olumluydu. Ben de Adalet Bakanı'ndan izin talep ettim. Ama izin alamadım. Gerekçe basitti. "Ağca ile röportaj yapmak isteyen yüzlerce yerli yabancı gazeteci var, birine bu fırsatı verirsek diğerlerine de vermek gerekir, ipin ucu bir şekilde kaçmış olur." Gerekçeyi sevdim mi? Hayır. Aslında bu röportajı yapabilirdim. Örneğin, kardeşi aracılığıyla soru gönderip cevap almayı deneyebilirdim. Görüş gününe normal vatandaş olarak gidebilirdim. Ne olurdu? Gazetecilik olmazdı. Onun yazdığı gibi önyargılarımı, şüphelerimi, acabaları bir tarafa bırakarak görüşmeye gidemezdim. Geçen gece üstüne basa basa "Ben gazeteciyim" diyen hanımefendiyi izlerken gerçekten de canım sıkıldı. Bu kadar ucuz mu gerçekten de? Madem siz gazetecilik yapıyordunuz, niye Ağca başka bir gazeteciye mektup yazma ihtiyacında bulundu? Belki de benden başka kişilere de aynı talebi iletti. Kim bilir?
Keşke Rabia Özden Kazan, çıkıp da "Ben Ağca'ya aşık oldum" diyebilseydi. "Suçlu ya da suçsuz, kardeşim size ne, ben ondan etkilendim, önyargılarımı değiştirdi, ona karşı büyük bir sevgi besliyorum" diye bağırsaydı. Çok daha içten, çok daha hesapsız, çok daha dürüst olurdu. Dünyada bu tarz aşk hikayelerine çok sık rastlıyoruz zaten. İşte o zaman ilgimi çekerdi, o zaman röportaj için Ağca'ya değil ona giderdim. O zaman ortada merak edilecek bir şeyler olurdu... Şimdi ise hiç yok.
|