Yüksek kamu borcu aslında halisünasyonmuş!
Kamu borcunun 2004 yılı sonunda nereye geldiği açıklandı. Hazine Müsteşarlığı'na göre, geçen yıl sonunda kamunun tüm borcu 271.1 katrilyon TL. Bunun 197.2 katrilyon TL'si iç borçtan, 75 katrilyon TL'sı da dış borçtan kaynaklanıyor. Milli gelirin yüzde 63.5'i oranında bir kamu borcuna sahibiz. Hesaplar net borç üzerinden yapılmış. Bu tamam da, bazı sorular hala var. Aklıma takılanlardan birisi, kamu borcunun milli gelire oranı hesaplanırken, bu verilerin enflasyondan arındırılmış düzeyinin ne olduğu konusu.
Merkezileştirilmiş gelir
Bu aslında teknik bir konu. Basit bir biçimde anlatayım. Borç rakamı stoktur. Üzerine yenileri eklenerek büyür, gider. Milli gelir rakamı ise akımdır. Her yılın başından itibaren bir önceki yıl baz alınarak tekrar hesaplanır. Kamu borcunun milli gelire oranını hesaplarken, borç bölünen, milli gelir rakamı ise "bölen" dir. Dolayısıyla, kullanılacak milli gelir rakamı ve dönemi, oranı etkiler. Yüksek milli gelir kamu borçluluk oranını düşürür, daha küçük rakam ise oranı büyütür. Örneğin, stok olarak takip edilen borç rakamı 1-2 yılda fazla bir değişim göstermez. Oysa yıl ortası milli gelir verisi ile yıl sonu milli gelir verisi değişiktir. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde bu fark daha da açılır. Dolayısıyla, yıl ortası milli geliri hesaplamak için, yılın son iki çeyreği ile bir sonraki yılın ilk iki çeyreği toplanarak bulunacak milli gelir verisinin (ki buna "merkezleştirilmiş milli gelir denir) "bölen" olarak kullanılması daha gerçekçidir. Aksi taktirde daha büyük bir oran elde edilir. Tabii ki, enflasyon oranı düştükçe ve tek hanelere indikçe bu fark da azalacak ve sorun da ortadan kalkacaktır . Ancak enflasyonun borçlar üzerindeki etkisini minimuma indirip daha gerçekçi analiz yapmanın bir yolu da budur.
Gerçek durum
Nitekim, milli gelir rakamını yıl sonu değil de, "son iki çeyrek+ sonraki yılın ilk iki çeyreğinin verilerinin" toplamını esas aldığımızda (Tablo I) farklar açıkça görülüyor. Veriler IMF'nin 2003 Türkiye Dördüncü Madde Raporu'ndan. Enflasyon düştükçe farkın nasıl azaldığı açıkça gözleniyor. IMF, kamu borç düzeyini yorumlarken bu noktayı da gözden kaçırmaz. Bunları dikkate aldığımızda, kamu borcunun milli gelire oranı olarak 2001 yılında dünyaya açıkladığımız yüzde 93.9 oranının, gerçekte yüzde 74.7 olduğunu fark ediyorsunuz. 2000 yılında oran yüzde 57.4 iken kriz çıkardığımız için 2001 yılında bu düzeye yükselmiş. Daha sonra, hem uygulanan politikalar hem de enflasyonun etkisi ile yüzde 60'lara iniyor. Burada iki nokta dikkati çekiyor . Birincisi, bazı yorumlarda değinildiği gibi, bizim kamu borcu milli gelir oranı yüzde 90'lara çıkmadı. Enflasyon artınca yüzde 70'lerdeki oran yüzde 90 şeklinde görüntü kayması yaptı. Bu nedenle, "oranı 90'lardan 60'lara indirdik" cümlesi gerçeği yansıtmıyor. İkinci olarak, krizin derinleşmesinin etkilerini yıllar geçince daha fazla anlıyoruz. Eğer, 2001 yılındaki krizi yaşamasaydık, bu oran şimdi yüzde 50'lerde belki de 40'larda dolaşacaktı. (I) Yılsonu verisi ile GSMH (II) Yılın son iki çeyreği ile takip eden yılın ilk iki çeyreğinin toplamından oluşan GSMH (*) Hazine Müsteşarlığı verisi ve tahmin Kaynak: IMF, Turkey 2003 Article IV Consultation Report, Sayfa 33.
|