|
|
|
|
|
|
"Yunanistan'dan resmi özür bekliyoruz"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, ''Kara Harp Okulu öğrencilerimizin Yunanistan'a yaptıkları ziyaret esnasında meydana gelen olaya ilişkin, Yunanistan'ın resmi özür dilemesini ve olayın sorumlularının açığa çıkarılmasını bekliyoruz'' dedi.
Orgeneral Özkök, Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasında, Türk-Yunan ilişkileri ile Kıbrıs konusuna değindi.
Yunanistan ile NATO'da müttefik olunduğunu hatırlatan Özkök, Türk-Yunan ilişkilerinde geçmiş yıllara nazaran daha farklı ve olumlu bir döneme girildiğini kaydetti.
Bu yönde Türkiye'nin girişimleriyle 2000 yılından itibaren başlatılan ''Güven Artırıcı Önlemler'' görüşmeleri kapsamında her iki ülke tarafından bazı önlemlerin kabul edildiğini ve kamuoyuna açıklandığını vurgulayan Orgeneral Özkök, konuşmasına şöyle devam etti:
''Ancak güven artırıcı önlemler kapsamında Kara Harp okulu öğrencilerimizin Yunanistan'a yaptıkları ziyaret esnasında meydana gelen olaya ilişkin, Yunanistan'ın resmi özür dilemesini ve olayın sorumlularının açığa çıkarılmasını bekliyoruz. Aksi takdirde, bu faaliyetlerin yeniden gözden geçirilmesi durumu ortaya çıkabilir.
Ege konusu ise bizim her zaman gündemimizdedir. İki ülkenin dışişleri bakanları konu üzerinde çalışıyorlar.
Burada özellikle Ege coğrafyasının sadece iki ülkeyi ilgilendirmediğini, başta Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler olmak üzere birçok diğer ülke için de uluslararası bir nitelik taşıdığını ifade etmek isterim.''
YUNANİSTAN'DAKİ SAVUNMA TOPLANTISI
Orgeneral Özkök, Yunanistan'da her yıl mart ayının ilk haftasında yapılan ve ülke savunma politikasını tespit eden ''Hükümet Dışişleri ve Savunma Konseyi Toplantısı'' sonrasında Türkiye ile ilgili olarak ''iki ülke arasında olumlu yönde gelişmeler olmasına rağmen Yunanistan'ın egemenlik hakları üzerinde Türkiye'nin siyasi taleplerinin değişmediği ve bu nedenle Yunanistan'ın yeterli, caydırıcı ve güvenilir bir kuvveti elde bulundurmak mecburiyetinde olduğunun'' ifade edildiğini söyledi.
Ayrıca, Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin devir-teslim töreninde Türkiye'nin ''tehdit'' olarak nitelendirildiğini ve ''uluslararası adalete, uluslararası anlaşmaların temeline aykırı olarak doğu komşumuzdan bize yönelik tehdit ve hukuk dışı istekler, yasadışı temel karakteristikleri oluşturmaktadır'' ifadesinin kullanıldığını anlatan Özkök, diğer taraftan son yıllarda Yunanistan'ın savunma harcamalarındaki artışın da dikkat çektiğini bildirdi.
YUNANİSTAN'IN SAVUNMA HARCAMALARI
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, 1997-2003 yılları arasında Yunanistan'ın silahlanma ve modernizasyon harcamalarının yaklaşık 16 milyar dolar olarak ifade edildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Ayrıca Yunanistan, savunma harcamalarının Gayrisafi Milli Hasıla'ya (GSMH) oranı yönünden AB ülkeleri arasında birinci durumdadır. NATO üyesi ülkelere bakıldığında ise Türkiye ve Yunanistan'ın, GSMH oranlarına göre savunma harcamalarının birbirine çok yakın olduğu görülmektedir. Kişi başına düşen savunma harcaması ise Türkiye'de 164 dolar iken Yunanistan'da 709 dolardır.
Bütün bu bilgiler değerlendirildiğinde, Yunanistan'ın milli savunma politikasını, tehdidin doğrudan Türkiye'den geldiği varsayımına dayandırmaya devam ettiğini göstermektedir. Böylece adaları silahlandırmakta ve 6 millik karasuları üzerindeki hava sahasının 10 mil olduğu iddiasında bulunarak Ege uluslararası hava sahasını daraltmakta ve özellikle de Ege Denizi'nin bir 'Yunan denizi' olduğunu çağrıştıracak şekilde ülkemizden FIR'ı geçerek uluslararası hava sahasına giren her askeri uçağımızı silah yüklü uçaklarla önlemektedir. Uluslararası toplum, bu haksızlığı er-geç anlayacaktır.''
'EGE'Yİ HERKESİN DENİZİ OLARAK GÖRMEKTEYİZ'
Orgeneral Özkök, TSK'nın Ege'de gerginliğin düşürülmesi ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluğun geliştirilmesine, Ege'de uluslararası anlaşmalarla tespit edilmiş statükoyu korumaya büyük önem verdiğini ifade etti.
''Ege'yi herkesin denizi olarak görmekteyiz'' diyen Orgeneral Hilmi Özkök, bu denizden Yunanistan ve Türkiye'nin yanında başta Karadeniz'e kıyısı olan devletler olmak üzere birçok ülkenin yararlandığını söyledi.
Orgeneral Özkök, ''Bu sebeple kalıcı bir huzur ve istikrarın sağlanması, Türkiye ile Yunanistan arasında Ege'ye ilişkin tüm sorunların adil ve her iki ülke tarafından kabul edilebilir şekilde çözümlenmesine bağlıdır'' diye konuştu.
KIBRIS SORUNU
Kıbrıs konusuna da değinen Özkök, Ada'nın Türkiye'nin milli menfaatleri ve uluslararası anlaşmaların kendisine yüklediği sorumluluklar açısından hiçbir zaman ilgisinin azalmaması gereken konuların başında geldiğine işaret etti. Güvenlik açısından Kıbrıs'ın öneminin 2 temel esasa dayandığını belirten Orgeneral Özkök, şöyle dedi: ''Bunlardan birincisi, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve TSK'ya garanti anlaşmasıyla yüklenen Kıbrıslı soydaşlarımıza sağlamak zorunda olduğumuz güvenlik sorumluluğudur. İkincisi ise garanti ve ittifak antlaşmalarında açıkça ifade edildiği üzere Kıbrıs'ın Türkiye'nin güvenliği açısından taşıdığı stratejik rolün önemidir. Bu iki temel esas, süreklilik arz etmektedir. Çünkü Kıbrıs'ta ve Doğu Akdeniz'deki istikrar ve denge ancak bu sayede sağlanmaktadır. Kıbrıs'a ilişkin bütün çözüm önerilerinde bu husus önemle dikkate alınmıştır.
Bazı kesimlerce 'bu esasların artık önem taşımadığı' iddia edilmektedir. Öte yandan, bazı ülkeler de 1960 anlaşmalarının değiştirilmesini istemektedirler. Ancak biz, bu anlaşmaların varlığını sürdürmesinin gerekliliğini ve bizlere yüklediği görev ve sorumlulukların ihtiyaç olarak devam ettiğini biliyoruz ve savunuyoruz. Kıbrıs'ın stratejik önemi olmadığını iddia edenlere, İngiltere'nin Ada'daki egemen üslerini korumaya neden bu denli özen gösterdiğini ve Avrupa'dan çok uzaktaki problemli bir adanın apar topar AB'ye neden alındığını hatırlatmak isteriz.
TSK, Kıbrıs sorununa kalıcı ve adil bir çözüm bulunmasını her zaman desteklemektedir. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve özellikle KKTC, kendisine düşen hususları yerine getirmiştir.'' Orgeneral Özkök, Kıbrıs'ta 24 Nisan'daki referandumlardan iki sonucun çıktığını da hatırlatarak, ''Artık kimse Kıbrıs sorununda çözümsüzlüğün nedeni olarak ne Türkiye'yi ne de KKTC'yi gösterebilir. Ada'da birbirini temsil etmeyen ve siyaseten eşit iki halk vardır'' diye konuştu.
'TÜRKİYE'DEN JEST YAPMASINI İSTEMEK BÜYÜK HAKSIZLIK'
KKTC'ye uygulanan izolasyonun kaldırılmasına yönelik vaatlerin unutulmaya terk edildiği bu süreçte, Türkiye'den hala herhangi bir şekilde jest yapmasını istemenin büyük haksızlık olduğunu vurgulayan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, şunları söyledi:
''Rum tarafının amacı açıktır. Ciddi bir taahhüde girmeden çözümü sürüncemede bırakmayı, süreci zamana yaymayı ve bu arada adil ve kalıcı barışa ilişkin parametreleri ortadan kaldırarak Türkiye'den AB müzakereleri vesilesiyle tek taraflı tavizler koparmayı, Kıbrıslı Türkleri kendine yamamayı, KKTC'yi etkisizleştirerek Ada'yı tek başına ele geçirmeyi hedeflemektedir.
Onlara göre bu politikalarının başarısı, Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün devamına bağlıdır. Bilindiği gibi Türk dış politikası çerçevesinde Türkiye'nin, Güney Kıbrıs Rum yönetimini tüm Ada'nın temsilcisi olarak tanıması söz konusu değildir. Türkiye Ada'da eşit siyasi statülü taraflar arasında gerçekleştirilecek müzakere süreci sonunda ortaya çıkan ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devamı olmayan bir yeni düzeni tanıyabilir. Bu yeni düzen Türkiye'nin garanti ve ittifak anlaşmalarından doğan haklarına helal getirmemektedir.''
Orgeneral Özkök, KKTC'de 20 Şubat'ta ve 17 Nisan'da yapılan seçimlerin demokratik, saydam bir şekilde ve özgür bir ortamda gerçekleştirildiğini de ifade ederek, bu şekilde KKTC'de hür ve parlamenter yapıya sahip etkili bir devlet yönetimi varlığının bir kez daha kanıtlandığını bildirdi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|