|
|
|
|
|
|
"Laiklik ve çağdaşlık konusunda kimse tarafsız olmamızı beklemesin"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türkiye Cumhuriyeti'ni ileriye götürecek, geleceğe taşıyacak ana ilkelerin laiklik ve çağdaşlık olduğunu vurgulayarak, ''Hiç kimse Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) bu konularda tarafsız kalmasını beklememelidir'' dedi.
Orgeneral Özkök, Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasında, TSK'nın bugüne kadar daima taraf olduğu ve bundan sonra da taraf olmaya devam edeceği konunun, cumhuriyetin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti niteliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusu ve toprağıyla sonsuza kadar korunması ve kollanması olduğunu bildirdi.
Özkök, ''Türkiye Cumhuriyeti'ni ileriye götürecek, geleceğe taşıyacak ana ilkeler, laiklik ve çağdaşlıktır. Hiç kimse, TSK'dan bu konularda tarafsız kalmasını beklememelidir. TSK'nın bu konulara ilişkin hassasiyet ve kararlılığı aynen sürecektir'' dedi.
Konuşmasında yolsuzluk konusuna da değinen Özkök, şunları söyledi:
''Bu konu, yıllar süren ekonomik sıkıntılara büyük bir özveriyle katlanan halkımızı en çok üzen, toplumda sosyal ve ekonomik dengesizliklere, devlet otoritesinin sarsılmasına, yargıya olan güvenin azalmasına, sonuç olarak toplumsal ahlaki bozulma ve huzursuzluklara neden olan en önemli konudur.''
Ülkede yaygınlaşan yolsuzluk olaylarının halkın idareye olan güvenini erozyona uğrattığını ifade eden Orgeneral Özkök, yolsuzluğun, makroekonomik dengeleri sarsan ana nedenlerin başında gelmesinden dolayı halkın gündelik yaşamında çok büyük menfi etkiler yarattığını kaydetti.
Hilmi Özkök, ''Yolsuzluk ve rüşvetin yaygınlığı, bölücü ve irticai faaliyetlerdeki tırmanış, devlet kurumlarına yönelik bir güven bunalımına, halkın hak, adalet ve aidiyet duygularının zaman içinde erozyona uğramasına ve neticede toplumsal ümitsizlik ve memnuniyetsizliğe sebebiyet vermektedir'' dedi.
SOSYO-KÜLTÜREL YOZLAŞMA
Orgeneral Özkök, ayrıca çeşitli vasıtalarla sosyo-kültürel yozlaşmanın tetiklenmesinin toplumun kendi kültürüne karşı menfi bir tavır takınması, kendi kimliğinden uzaklaşmasının diğer kültürlerin etkisine hazır hale gelmesi için ortam hazırlayabileceğine işaret ederek, Türkçe'deki aşırı bozulmanın televizyon programlarında kültürel değerlerden gittikçe uzaklaşan içeriklerin, yabancı isimli alışveriş ve eğlence merkezlerinin sayısında artışın endişe verici gelişmeler olduğunu anlattı.
Tarih boyunca rakip devlet ve medeniyetler tarafından karşı tarafı temel değerlerinden uzaklaştırmak maksadıyla çeşitli psiko-sosyal ve kültürel etkiler yaratılmak istendiğine işaret eden Orgeneral Özkök, bu tür çalışmaların hedefinin bir ülkenin zinde gücünü oluşturan ve geleceğin emanetini yüklenmiş olan gençlik kesimi olduğunu söyledi. Kültürel yozlaşma alanında tehdit odakları ve organizasyonların en çok kullandığı araçların kitle iletişim vasıtaları olduğunu vurgulayan Özkök, ''Bu yolla milli kültürümüze, Türk örf ve adetlerine aykırı birçok yanlış yargı ve anlayışlar topluma sunulmakta, halkın kıyafeti, tutum ve tavırları değiştirilmekte, değer yargıları erozyona uğratılmaktadır'' diye konuştu.
KÜLTÜREL YOZLAŞMA VE AYRIŞMANIN TEHLİKESİ
Orgeneral Özkök, şunları kaydetti:
''Bugün kültürel yozlaşma nedeniyle toplumsal yapıda ortaya çıkan farklı kültürel odaklar, düşünce özgürlüğü sınırlarını aşan farklı sosyal grupların oluşmasına neden olmaktadır. Varlığını, kendinden farklı olanların yok olmasında arayan, etnik, dilsel ve dini farklılıklar temelinde ortaya çıkan bu sosyal gruplar, bazen PKK/KONGRA-GEL örneğinde olduğu gibi şiddet kullanarak, bazen de irticai oluşumlar örneğinde olduğu gibi zaman içerisinde kaleyi içten fethederek, sinsice ülke ve ulusal birlik ve beraberliğini veya laik ve demokratik devlet düzenini ortadan kaldırmaya yönelmiş ve yönelmektedirler.
Bu durumun, ulusal birlik ve bütünlüğün oluşumunun önündeki en büyük engellerden biri olduğu değerlendirilmektedir. İç güvenliğin tesis ve muhafaza edilmesinde ulusal bütünlüğün yeri dikkate alındığında, kültürel yozlaşmanın ve ayrışmanın tehlikesi daha iyi anlaşılmaktadır.''
KAVGALI TELEVİZYON PROGRAMLARI
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, iletişim alanındaki gelişmelere paralel olarak etkileşimin artmasıyla kültürel farklılaşmanın ivme kazandığına da işaret ederek, ''Televizyonlar aracılığıyla artık evlerimizin birer üyesi olan insanlar, kavgalar, hakaretler, dedikodular, toplumumuzda yaşanan ahlaki ve kültürel çöküntünün ekranlara yansımasıdır'' dedi.
Yoksulluk ve cehaletin birbirini tetikleyen bir kısırdöngü olduğuna değinen Özkök, yoksulluğun getirdiği sorunların ayrıca bölücü unsurlar ve radikal dini oluşumlar için de kötüye kullanılacak bir hedef konumunda olduğunu bildirdi.
Orgeneral Özkök, radikal dini oluşumların stratejilerine bakıldığında, ekonomik sorunlar içinde çözüm bulunamayan yurt, dershane gibi yoksul halkın eğitim ihtiyaçlarının istismar edildiğinin görüldüğünü kaydetti.
Hilmi Özkök, şöyle devam etti: ''Yoksulluk ve cehalet, iç tehdit unsurlarının stratejik anlamda en temel istismar unsurlarıdır. Çünkü bugününden mutlu, yarınından emin olmayanlar, aşırı uçlara yönelerek ya bölücülüğe ümit bağlar ya da mutluluğu cennette arar.
Şayet bu güzel ülke hepimizinse ve başka gidecek yerimiz yoksa, devletin yanı sıra özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının da yoksullukla ve özellikle işsizlikle mücadele ve sosyal hizmet programlarında daha etkili bir şekilde yer almaları teşvik edilmeli, vatandaşların sosyal güvenlik gereksinimleri üst düzeyde sağlanmalı ve gelecek endişesi giderilmelidir. Orta tabaka mutlaka oluşturulmalı ve güçlendirilmelidir.''
VAROŞLAR VE İÇ TEHDİT UNSURLARI
Orgeneral Özkök, hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşmeden kaynaklanan sorunlara da dikkat çekerek, DİE'nin 2000 yılı verilerine göre ülke nüfusunun yaklaşık 3'te 1'inin doğduğu ilden başka bir ilde yaşadığını hatırlattı.
Göç eden vatandaşların bir bölümünün toplumun bütünüyle entegre olmak yerine, maalesef kendi etnik ve mezhepsel kimliklerini öne çıkardığını dile getiren Özkök, ayrıca varoşların sorunlarının, iç tehdit unsurlarının istismar edebilecekleri bir ortam oluşturduğunu vurguladı.
Orgeneral Özkök, göç edenler ve yerli halk arasında devam eden iletişim ve kaynaşma noksanlığının menfaat çatışması gibi sorunlar yarattığını, bu illerin emniyet, asayiş ve kamu düzenini de olumsuz yönde etkilediğini belirterek, varoş niteliğindeki yerleşimlerin master planlar doğrultusunda şehirle bütünleştirilmesi ve yeni varoşların oluşumunun engellenmesi gerektiğini bildirdi.
'REHBERİMİZ DUYGULARIMIZDAN ZİYADE AKLIMIZ OLMALIDIR'
Orgeneral Hilmi Özkök, şunları kaydetti:
''Dünyanın en hassas bölgelerinden birisi üzerinde yer alan ülkemizin bütünlüğünün muhafazası, güzelliklerinin idamesi, ulusumuzun Ulu Önder Atatürk'ün bizlere gösterdiği doğrultuda önümüzdeki süreçte birlik ve beraberliğini devam ettirmesi, etrafında olup bitenlerden olumsuz etkilenmemesi, mutluluk ve refah içinde bir ülke olması başlıca hedefimizdir.
Ülkemizin ve ulusumuzun güvenliği için toplumumuzun sevgi, saygı, hoşgörü, birlik ve beraberlik içinde bulunması ve tahriklere kapılmamasının gerekliliğine inanmaktayım. Toplumsal düşmanlıkların yerini toplumsal dostluklar almalıdır. Bu zor dönemde rehberimiz duygularımızdan ziyade aklımız olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle mazisi şan ve şerefle dolu, gurur kaynağımız Harp Akademileri'nin değerli mensuplarına ve tüm TSK mensuplarına esenlikler ve üstün başarılar dilerim.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|