|
|
|
|
|
|
Kadınların son gözdesi din ve tarih dersleri
Din ve sanat tarihi dersleri alarak kendini geliştirmek isteyen kadınların bugünlerdeki tek adresi oldu Studion. Mitolojiden İslamiyet'e kadar dinlerin ortaya çıkışı ve kültürlerin dinlerden etkileşimini inceleyen ev hanımları, Anadolu'nun kültürel mozaiğini daha iyi kavramayı amaçlıyor.
Studion Dekoratif Boyama Evi'nde başlayan 'Dinler Tarihi' dersi, kendini kültürel anlamda geliştirmek isteyenlere kapılarını açıyor. 1993 yılından beri boyama ve dekorasyon eğitimi veren, şimdiye kadar da değişik alanlarda 2 bin öğrencinin eğitim gördüğü Studion'da yeni başlayan bu kurslar, kadınlar tarafından büyük ilgi görüyor. Studion'un sahibi Füsun Okyaylı, bugüne dek eğitim gören her öğrencinin birer meslek edindiğini belirterek, "Artık amacımız Studion'un beceri kazandıran bir yer olmasının yanı sıra kültür merkezi haline gelmesi" diyor.
TALEBİ KARŞILADIK Okyaylı 'Dinler Tarihi' derslerinin gerekliliğini ise şöyle anlatıyor: "Resim sergilerine, arkeolojik gezilere gittiğimizde gördüğümüz şeyler, kültürle ve dinle ilintili. Biz Türkiye'de geniş bir mozaiğin üzerinde olduğumuz için bu mozaiğin dinler tarihiyle gelişimini aktarmak istedik. Kültür varlığımızın millet olarak daha çok farkında olmamız gerektiğine inanarak böyle bir ders koymaya karar verdik. Ayrıca burada takı tasarımı, boyama ve resim kurslarına katılan kadınlar, kendilerini geliştirmek için bu tip önerilerle geliyordu. Biz de bu talebi karşılamak istedik."
ETKİLENİYORLAR Dersleri veren Türkolog Ali Canip Olgunlu ise değindiği konuları şöyle sıralıyor: "Helen Mitolojisi, Anadolu kültürlerinin etkilendikleri dinler ve üç büyük dinin ortaya çıkışını anlatıyorum. Öğrenciler mitolojinin günlük hayatla bağlantısını gördüklerinde çok etkileniyor. Örneğin bir derste Türkler'de küpe kültürünün dinle bağlantısını anlatmıştık. Ataerkil ve erkek çocuğa daha fazla değer veren Türkler, eskiden 'Tengri' adı verilen bir tanrıya inanırdı. Tarihte, Tengri her yıl Nevruz zamanı yani 21 Mart'ta yeryüzüne inermiş ve bir erkek çocuğu kendine kurban olarak alırmış. Türkler de yeni doğan erkek çocuklarını kurban vermemek için kulağına 'mengüç' adı verilen halka küpeyi takarmış. Böylece yeryüzüne inen Tanrı, çocuğu kız zannedip, kurban almazmış..."
|
|
|
|
|
|
|
|
|