|
|
|
|
|
|
Yılmaz ve Taner yargılanıyor
Duruşmada dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Niyazi Palabıyık ilginç açıklamalarda bulundu..
Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner'in, Türkbank ihalesine fesat karıştırdıkları iddiasıyla Yüce Divan'da yargılanmalarına devam edildi.
Duruşma salonuna, salon mevcudu kadar izleyici alındı. İzleyicilerin salona alınması sırasında mahkeme önünde izdiham yaşandı.
Duruşmaya, Mesut Yılmaz ve avukatları ile Güneş Taner'in avukatı katıldı. Taner, duruşmaya gelmedi. Duruşmayı Mesut Yılmaz'ın eşi Berna Yılmaz ve kardeşi Turgut Yılmaz ile ANAP'lılar izledi. Mesut Yılmaz salona girerken, partililer ayağa kalktı.
Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin, Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Vakfı'nın davaya müdahil olarak katılma istemi bulunduğunu ifade ederek, bu talebin gelecek duruşma karara bağlanacağını açıkladı.
Bugünkü 3. duruşmada tanıkların dinlenilmesine geçildi. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Niyazi Palabıyık, o dönemde İçişleri Bakanlığı'nın ''Türkiye üzerinde sıkıntı yaratan'' çete liderlerinin yakalanmasıyla ilgili talimatı olduğunu söyledi.
Palabıyık, organize suç örgütü lideri olduğu öne sürülen Alaaddin Çakıcı ve işadamı Erol Evcil'in ilişkilerini içeren bazı bilgileri, dönemin İstanbul Valisi Kutlu Aktaş'ın imzasıyla ilgili yerlere bildirdiklerini kaydetti.
Bunların arasında TBMM'deki bir bakan veya milletvekiline silahlı saldırı olacağı bilgisi yer aldığını anlatan Palabıyık, yazı içeriğinde Türkbank ile ilgili konu bulunmadığını belirtti. Çakıcı'nın yurtdışında yakalanmasına yönelik elde ettikleri bilgileri gizli tutmak zorunda olduklarını ifade eden Palabıyık, ''Gizli tutmazsak haberleri oluyordu'' dedi.
ÇETELERİN FİNANS SEKTÖRÜ İLGİSİ
Palabıyık, 13 Mayıs 1998 tarihli yazıyla ilk defa Türkbank ihalesinde olması muhtemel gelişmelerin yer aldığını, bunları isim ve şirket bazında evraka döktüklerini anlatarak, bu yazıyı Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderdiklerini söyledi.
Yazıda, son dönemdeki gelişmeler ışığında çetelerin finans sektörüne doğrudan olmasa da girmek için çaba sarfettikleri, bazı şirketlerle ilişki içinde bulundukları ve özellikle Türkbank ihalesiyle ilgilendikleri, Çakıcı'nın bankayı almak isteyenler arasında yer alan Korkmaz Yiğit ile anlaştığı, Yiğit'in ihalede yalnız kalması ve ihaleyi alması konusunda çalışmalar yaptığı yönündeki istihbari bilgilerin yer aldığını belirtti.
Palabıyık, yazıda ayrıca Türkbank'ı Yiğit'in alması için ihaleye katılan diğer kişilere tehdit, şantaj ve korkutma amacıyla silahlı eylemler düzenlenebileceği bilgisinin de yer aldığını kaydetti.
KARAMEHMET'E SALDIRI PLANI
Yazıdan 5 gün sonra İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nden Yiğit'in telefonlarının dinlenilmesi için karar alındığını anlatan Palabıyık, Çakıcı'nın ihaleye katılan Çukurova Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet'e silahlı eylem yapacaklarını tespit ettiklerini, eylemi gerçekleştirecek olanların Yalova'da eylemi gerçekleştirmeden yakalandıklarını ifade etti.
Palabıyık, Mahkeme Başkanı Bumin'in bir sorusu üzerine, Çakıcı'nın Türkiye'deki faaliyetlerinin hayli yoğun olduğunu söyledi. Palabıyık, bir başka soru üzerine de Çakıcı ile Yiğit arasındaki telefon konuşmasının 21 Mayıs 1998 tarihinde tespit edildiğini, konuşmanın bilgi notu şeklinde Emniyet Genel Müdürlüğü'ne geciktirilmeden bildirildiğini belirtti.
Bumin'in, eski bakan Fikri Sağlar'ın kamuoyuna açıkladığı Çakıcı ile Yiğit arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıt ile emniyetteki kasetin aynı olup olmadığı sorusu üzerine Palabıyık, Sağlar'ın açıkladığı kasetin 4-5 konuşmayı içerdiğini, emniyetteki kasetin ise 1 konuşmaya ait olduğunu belirtti. Palabıyık, Fikri Sağlar'ın, kaseti kimden ve nasıl aldığını bilmediğini ifade etti.
''ÇAKICI'NIN KIRMIZI PASAPORTU MİT'ÇİDEN''
Palabıyık, ''Türkiye'de işadamlarına kan kusturan bir çete var. Bunu yakalamamız isteniyor. Bunun için elimizdeki bilgileri gizli tutmamız gerekiyordu. Burada kurumları yıpratmak istemiyorum ama Çakıcı'ya kırmızı pasaport temin eden MİT'ten bir insan var'' dedi.
Çakıcı'nın elinde önemli kişilerle görüştüğünü belirten kasetler bulunduğunu ifade eden Palabıyık, ''Çakıcı yakalanmadan önce bir işadamını tehdit edecek konuşmayı kaydediyor, ileride şantaj unsuru olarak kullanıyor. Çakıcı'nın böyle bir huyu, davranış tarzı var. Bunu ben engelleyemem'' diye konuştu.
Konuşmaların içeriği konusunda Mesut Yılmaz'ı bilgilendirip bilgilendirmediğinin sorulması üzerine Palabıyık, kendisinin Emniyet Genel Müdürlüğü'nü bilgilendirdiğini yineleyerek, İçişleri Bakanı ve Başbakan'a bilgi verme yükümlülüğü bulunmadığını söyledi.
SABRİ UZUN'UN TANIK İFADESİ
Duruşmada tanık ifadesine başvurulan halen görevini yürüten dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun da o dönemde kendilerinden çetelerle mücadele edilmesinin istendiğini, 4 çete lideri hakkında dosya oluşturmaya başladıklarını, bunlardan birinin de Çakıcı olduğunu ifade etti.
Uzun, ''Zaman içinde dosyaya bilgi gelmeye başladı. Biz de gittikçe olaya ısınmaya, konsantre olmaya başladık'' dedi.
Çakıcı'nın telefon konuşmalarıyla ilgili kendilerine gelen bilgilerin İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlığa gönderildiğini anlatan Uzun, ''O dönemde herşey çetelerin emrine girmişti. Herkes bunun korkusuyla yaşıyordu. Çakıcı en korkulan kişiydi'' diye konuştu.
O dönemde Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi'nden bu kişilerin Türkbank konusunda aktif duruma geldiğine ilişkin yazı gönderildiğini ve bilgilerinin sorulduğunu anlatan Uzun, ''Biz de bir organize suç grubunun bu ihaleyle ilgilendiğini ve etki etmek istediklerini bildirdik. Mevcut çalışmamızın zedelenmemesi için isim bildirmedik'' dedi. Uzun, 3 Ağustos 1998'de Çakıcı'nın ihale sürecinde işadamı Hayyam Gariboğlu'nu tehdit ettiğine ilişkin bilgi notu geldiğini, bunu İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlığa gönderdiklerini kaydetti.
Uzun, Bumin'in ''Sağlar ile emniyetin kaseti aynı mıydı?'' sorusu üzerine, ''Kaset yayınlandıktan sonra üzerine çok düştüm. Sağlar'ın kaseti ile emniyetin kasetini mukayese ettim. Aynısı olduğu kanaatine vardım. Sağlar'a bu kaset Çakıcı ya da bizim görevliler tarafından verildi. Bundan hala üzüntü duyarım'' diye konuştu.
Uzun, kaset hakkında Mesut Yılmaz'a bilgi verip vermediğinin sorulması üzerine, ''Bizim bilgi gizlememiz söz konusu değil. Ancak 'bu tapeyi çözün getirin. İlgili makamlara sunacağım' diyemem. Adli işlemdir'' dedi.
Yüce Divan üyesi Necmi Özver'in, ''Elinizdeki telefon kayıtları delil niteliğinde. Bunları neden ilgili makamlara bildirmediniz?'' sorusuna Uzun, dinlemenin Çakıcı'nın yakalanması için yapıldığını, Türkbank ihalesiyle ilgili olmadığını belirterek, bunun İstanbul yargı çevresi için delil olabileceğini söyledi.
PAZAR MI, PAZARTESİ Mİ TARTIŞMASI
Sabri Uzun, Mesut Yılmaz'ın ''3 Ağustos 1998 pazartesi günlü Gariboğlu'nun tehdit edildiğini içeren bilgi neden benden gizlendi. Emniyet teşkilatı içindeki bilgi eksikliği bizim yapmamız gereken tasarrufu engellemiştir'' demesi üzerine, ''Bilginin derlenmesi İstanbul'daki adli çalışma içindir. Kararın alınış nedeni Çakıcı'dır. Dinleme kararı idari işlem değil, adli işlemdir. İdari işlem kısmı kendisine intikal ettirilmiştir. 3 Ağustos da pazar günüdür. Tartışmaya giremem'' diye konuştu. Bu aşamada söz alan Yılmaz'ın avukatlarından Uğur Alacakaptan, 3 Ağustos'un pazar değil, pazartesi olduğunu belirterek, gerçeğin yansıtılmadığını savundu. Bunun üzerine tekrar söz alan Uzun, 3 Ağustos 1998 tarihinin Pazar günü olduğunda ısrar etti.
Sanık avukatları, Uzun'un sorulara net cevap vermediğini ifade ettiler. Güneş Taner'in avukatı Ömer Lütfü Avşar da Sabri Uzun'un yemin ettiği halde doğruları söylemediğini ileri sürdü.
Uzun, sorular üzerine kasetin içeriğini asla bilemeyeceğini ama tehdit ve şantaj olduğunu bildiğini söyledi. Sabri Uzun, ''Kaseti ilgili kurumlara gönderdiğinizde kimlere güvenmiyordunuz'' sorusu üzerine, teşkilat içinde herkese güvendiğini, bunun adli bir görev olduğunu söyledi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|