| |
|
|
İnfaz kararı
Zonguldak'ın üçte biri "2-B." Okul, karakol, cami, sosyal mesken, polis evi hep "2-B." Bu saatten sonra yıkılamayacağına göre... Bir "formül" bulunacak.
İstanbul'da, bazı mahallelerin tamamı "2-B." Tapu yok. Ama "bütün hizmetler" gitmiş. Bir "formül" bulmak şart.
Tabii, formül bulacağız derken "ormanı yağma etmenin" de alemi yok. Toroslar'da, ormanın nasıl "talan edildiğini" gözlerimizle gördük.
Çukurova, yazları sıcak mı sıcak. Adanalı, Tarsuslu yaz sıcağında Toroslar'a çıkar. Tekir yaylasına... Diğer yaylalara. Havadan uzun uzun inceledik, Tekir "koca bir kent olup çıkmış." Dediler ki: - Yaz nüfusu 100 bin.
Tekir yaylası böyle dolunca, prim yapınca... Çevresinde de yapılaşma başlamış. Kimi "tapulu araziye." Kimi de "ormana" uzanmış. "Devletin malı deniz, yemeyen domuz" olduğuna göre... Yüzlerce kişi "domuz olmamak için" peynir, ekmek yer gibi "ormanı yemiş."
Osman Pepe: - Yavuz bey, aşağıdaki şu evlere bir bakın... Sayar mısınız, kaç kat? Saydık. Ormanın içinde "sekiz kat."
Osman Pepe, daha sonra Orman Genel Müdürü Osman Kahveci'ye döndü: - Ya şuradaki evler sayın genel müdür... Kimin arazisine yapılmış? - Besbelli ormanın sayın bakanım.
Osman Pepe: - Babam da olsa acımam... Kimse araya girmesin, gözünün yaşına bakmam... Karar verilmiştir... İnfaz. Yani "yıkım."
|