|
|
|
|
|
|
Rejim jandarmaları
Sosyal insanlar için rejim yapmaktan daha zor bir olgu vardır: Rejim Jandarmaları. Genellikle ofis civarında yaşayan ve kımıl zararlıları gibi bölünerek çoğalan bu arkadaşlar, rejim yaptığınızı duydukları anda kendi yaşamlarına karşı duydukları tüm siniri sizden çıkarır. Elinizde gördükleri her yiyecek maddesi karşısında "Yahu sen rejim yapmıyormuydun?" diyerek sinirinizi bozarlar. Bu girişimi püskürtürseniz "Aslında bundan yersen, kilo veremezsin, bak ben şundan yedim nasıl yaradı derler". Daha korkuncu, bir iş toplantısına gidip herkes kebap yerken bir çorba veya tavuk ızgara ile yetinmeye çalışırken bu arkadaşın ortaya çıkıp: "Sakın kebap söyleme, bak rejimine yazık olur" demesidir. Böylece herkes ne yaptığınızı öğrenir. Çünkü onlara göre bu bir özürdür ve siz ne kadar kendi içinizde rejim yaparsanız yapın, sağır sultan bile bunu duymadıkça içleri rahat etmez. Ben bu sosyal saptamamı çok daha geniş bir boyutta yaşıyorum. Dün ilk rejim yazım çıktı. Ve gazete binasına girene kadar elimdeki diet kolaya laf söylemeyen kalmadı. Sabahtan beri tek kutu kola ile idare etmeme karşın her gören "Sana birden fazla kola yasak değil mi?" diyor. Öğlen yemeği yemek üzere asansöre binmekten bile korkuyorum. Hatta sakız çinemek bile korkulu rüyam olmuş durumda. Sabah annem aradı. Sakız çiğniyordum. Aramızdaki seviyeli diyalog şöyle gelişti: - Rahşan'ım sen ne yiyosun? - Anneciğim sakız çiğniyorum - Hadi hadi.. Bak yapma. Ne olur bu kez yapma. Vallahi annelik hakkımı helal etmem. Sen de şöyle elalemin kızları gibi salına salına gezsen?! - Anneciğim vallahi ben de salınıyorum yürürken... - Sus, sen her şeyi ye, ondan sonra sakız çiğniyorum de. Vallahi kalkar gelirim İstanbul'a 24 saat yanında gezerim... Ne o sustun? - Sakızı yuttum Anneciğim. Gelmene gerek yok... Bak hatta şimdi ölüm orucuna girdim!
|
|
|
|
|
|
|
|
|