kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Beyaz şarap unutuldu mu?
Beyaz şaraplar çok kaliteli

Son yıllarda şarapseverler beyaz yerine hep kırmızıyı tercih ediyor. Oysa beyaz şarap yükselişte.


Beyaz şarap unutuldu mu?

Son birkaç yıldır şarapseverler beyaz şaraba burun kıvırıp kırmızıyı tercih ediyor. Oysa beyaz şaraplar hiçbir zaman bu kadar kaliteli olmamıştı.

Şarap firmalarımız birer ikişer yeni rekolte şaraplarını piyasaya çıkarıyor. Ben de bunları tatma fırsatını buluyorum. Kimi şarapların eskisine göre daha kaliteli hale geldiğini görerek mutlu oluyorum, kimilerinin ise daha önceki yıllarda haklı olarak edindiği şöhreti kısa sürede yitireceğini görüyor, bir şarapsever olarak bundan üzüntü duyuyorum. Ancak bu arada genel bir gözlemim var: Yeni rekolte kırmızı şarapların hemen tamamı fazla tanenli, başka deyişle ham. Erken piyasaya çıkarılmış şaraplar. Bir süre, belki bir sene daha bekletildikten sonra satışa sunulsa, bunlar çok daha dengelenmiş, yumuşamış, olumlu özelliklerini tümüyle açığa çıkarmış olacak. Öte yanda piyasada iyi işlenmiş beyaz şarapların önemli bölümü kırmızılardan farklı olarak, gereği gibi bekletilip olgunlaştırıldıktan sonra piyasaya sunuluyor. Bu çelişki, şarap üreticilerinin işi bilmemelerinden kaynaklanmıyor. Meselenin ardında tüketicinin genel eğiliminde son yıllarda görülen değişim yatıyor. Beyaz şarabın kral olduğu günler dün gibi. Sadece balık lokantalarında değil, kokteyllerde, ev davetlerinde "kırmızı mı, beyaz mı?" diye sormadan beyaz şaraplar açılır, ikram edilirdi. Üstelik, o dönemlerde beyaz şarabın nefis aromalarını ortaya çıkarmasını sağlayan teknolojiler de yoktu. Şaraplar kötüydü.

TABULAR YIKILDI
Birkaç yıldan beri bu gidiş tersine döndü. Bütün dünyada, bu arada bizde de sanki bir yerden talimat almışçasına, şarapseverler beyaz şaraba burun bükmeye, kırmızıyı tercih etmeye başladılar. Kuşkusuz bunun ardında, hemen her ay medyada karşımıza çıkan, kırmızı şarabın sağlığa ne kadar iyi geldiğine ilişkin haberler yatıyor. Bir yandan da şarap konusunda tabular yıkılıyor, beyaz etli hayvanlarla, balıkla mutlaka beyaz şarap içileceği yolundaki kural değişiyor, hafif, fazla tanenli olmayan kırmızıların, özellikle biraz serinletilmiş haldeyken, pekala beyaz şarabın yerini tutabileceği yeni bir trend olarak gündeme getiriliyor. Dolayısıyla her geçen gün beyaz şarap biraz daha dışlanıyor, kırmızıya olan talep ise katlanarak artıyor. Ancak şarapta üretim istendiği gibi artırılamıyor. Ayrıca firmaların kırmızı şaraplık üzüme olan talebi fazlalaşınca, bu üzümleri yetiştiren bağcılar da durumu istismar etmeye başlıyorlar. Örneğin iyi bir şarap yapmak için asmadan fazla verim alınması kesinlikle doğru bir davranış değil. Salkımlar oluşurken bunların yarısı kadarının kesilip ayıklanması gerekli. Bu sayede daha az salkım, güçlenerek daha kuvvetli şaraplara olanak veriyor. Ama nasıl olsa ortada büyük bir talep baskısı bulunduğu için, üreticiler daha fazla üzüm satarak daha çok para kazanmak amacıyla, olabildiğince fazla verim almaya çalışıyor.

İÇİLMEYİ BEKLİYORLAR
Aşırı talebin getirdiği bir başka uygulama da üzümlerin tam olgunluğa ulaşmadan hasat edilmeleri. Bağcı, biraz daha bekleyerek sonbahar yağmurlarına yakalanmayı, bu yüzden de bağlarında hastalıkların başlamasını riske etmeden, üzümleri nispeten ham haldeyken toplayıp, kapısında kuyruk olmuş, elindeki üzümleri kapış kapış almaya hazır şarap üreticilerine satıyor. Bizlerse üzümün hamken toplandığını, daha şarabı koklarken fark ediyoruz. Şarap dengelenecek, aromaları olabildiğince gelişecekken üzümün hamlığı şarapta hemen belli oluyor. Buna şarap üreticisinin de acele ederek kırmızı şarapları yeteri kadar bekletmeden piyasaya çıkardığını eklersek niçin kırmızı şaraplarımızın son bir, iki yıldır aslında olması gereken kaliteye ulaşamadıklarını anlayabiliyoruz. Kırmızılar erken piyasaya sürülürken, kırmızılara göre daha kısa sürede işlenip tamamlanan beyaz şaraplar, talep azlığının da katkısıyla, kalitelerinin doruğuna ulaşabilecekleri süreyi tanklarda, fıçılarda ve şişelerde geçirerek alınıp içilmeyi bekliyor. Beyaz şaraplarımız hiçbir zaman olmadığı kadar kaliteli. Örneğin misket üzümünden yapılan şaraplarımız gerçekten nefis. Bazı yıllar üzüm üreticilerinden kaynaklanan kalite oynamalarına rağmen, bu üzümden yapılan şaraplar uluslararası rakipleriyle boy ölçüşebilecek düzeyde. Narince, Anadolu'nun rahatça dünyaya meydan okuyabilecek olağanüstü niteliklere sahip bir beyaz üzümü. Narince'den yapılan şaraplar tazeyken son derece meyvemsi. Ancak pek az beyaz şaraplık üzümde görülen bir özelliği var; ondan uzun süre yıllandırılmaya uygun şaraplar yapılabiliyor. Kavaklıdere'nin beyazları, Doluca'nın Moskado, beyaz Villa Doluca, Antik şarapları, beyaz Sarafinler, Tekel'in beyaz Trakya şarabı ve Sevilen'in bugünlerde piyasaya çıkacak yeni ürünü, Sauvignon Blanc şarabı, çekinmeden alıp tadabileceğimiz beyaz şaraplar. Keşfedilmeyi ya da yeniden hatırlanmayı bekleyen beyaz şarap hazinelerimizin olduğunu hatırda tutmakta yarar var. Hiçbir zaman beyaz şaraplarımız bu denli iyi olmamıştı. Dolayısıyla beyaz şarap içmenin şimdi tam zamanı.
DİĞER GURME HABERLERİ
 Şarap karafta sunulur
 Bağcılara üzümü öğretecek
 Hakikat şarapta gizlidir
 Romun yeni hedefi Türkiye
 Alkolü az aroması çok hoş
 Film değil sanki tadım kursu
 Vergi zammı şarabı vurdu
 Sıcak şarap içimizi ısıtıyor
 Adını mitolojiden almış
 Şeker yerine tatlandırıcılar
 Fransızların rejim sırları
 İş çıkışında pub'a gidilir
 Su böreğini çok severdi
 Biranın 8 bin yıllık yolculuğu
 İlaç niyetine Boza içilir
 Açık büfe bayram sofrası
 İlaç niyetine bir kadeh şarap
 Yabancı şarapları denemek lazım
 Yemekten önce özel bir kokteyl içmek ister misiniz?
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
  » Gurme
Nazilerle başlayan film gibi yaşam
Nazilerle başlayan film gibi yaşam
Soykırımdan kaçarak Türkiye'ye sığınan Musevi bilimadamıyla Türk...
Karbonhidrat yiyerek de formda kalabilirsiniz
Karbonhidrat yiyerek de formda kalabilirsiniz
Fazla kiloları vermenin zamanı geldi... Tüm dünyayı etkisi altına...
Belçika bu adamı konuşuyor
'Dahi ekonomist' olarak tanınan Jean - Pierre Van Rossem SABAH'a...
Dünyayı dolaşan seyyahın gözünden
Gore Vidal'in Literatür Yayıncılık'tan çıkan kitabı "Yaratılış",...
Doğanın içinden görkemli bir aşk hikayesi
"İmparatorun Yolculuğu" tek kelimeyle muhteşem bir film. Yaşama, doğaya,...
Bir dövüş balesi, bir estetik şölen
Çin filmleri bizi şaşırtıyor. Yalnız bizi mi, elbette tüm dünyayı da...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.