Sadece büyüme değil yatırım rekoru da kırıldı
Üstüste büyüme serisinde nihayet Çin'i geçtik ve yüzde 9.9'luk GSMH artışı ile 2004'te dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olduk. Bu büyüme aynı zamanda Türkiye için 1966 sonrasının en yüksek büyümesi. Rekorun nedenleri- Bu büyümede etkili bir kaç faktör var. * Biri siyasi ve ekonomik istiktarın yakalanmış olması. 2004 yılı siyasi açıdan tam bir istikrar yılıydı. IMF programı sürdürüldü ve programın yenileneceği açıkladı. * Dışarıdan sermaye girişinin hızlanması, bunun sonucunda döviz kurunun düşmesi, ithalatın ucuzlaması ve finansmanın kolaylaşması büyümeye ivme kattı. * 2001 krizinde ertelenen talep, siyasi ve ekonomik istikrar ortamında, kredi kartlarının taksitlendirilmesinin de etkisiyle devreye girdi. * AB'den müzakere tarihi alınacağı beklentisi, mali piyasalardan reel ekonomiye ve gayrimenkule kadar tüm faaliyetleri olumlu etkiledi. * 2004'te krizde ertelenen yatırımlar da devreye sokuldu.Özel sektör rekabet gücünü artırmak için, makine teçhizat yatırımına yöneldi. Bunda dünyada faizlerin düşmesi, finansman imkanlarının genişlemesi ve döviz kurlarının inmesinin önemli payı oldu. 54 milyar $ yatırım- Bitişikteki tablo DİE'nin milli gelir verilerindeki sabit sermaye yatırımlarının ortalama kur üzerinden dolar bazına çevrilmesiyle hazırlandı. Şimdiye kadarki en büyük yatırım 54 milyar dolarla 2004'te gerçekleşti. Bundan önceki en yüksek yatırım 50 milyarla 1997 yılına ait. * Bitişikteki tabloda önceki gün yayımlanan DİE'nin istihdam verileri de var. 1999 sonrasında istihdam edilenlerin sayısında ilk kez kayda değer bir artış olmuş. İstihdam edilenler arka arkaya dört yıl azalırken 2004'te 644 bin artmış. Bu da üst üste üç yıl büyümenin ve yatırımlardaki rekor artışın bir ödülü olsa gerek. * Ancak istihdam verileri 2004'te kayıtdışı istihdamın 616 bin arttığını gösteriyor. Yeni yaratılan istihdamın büyük bölümü kayıtdışı. Bu, asgari ücretin de altında bir ücretle çalışmak demek. * İstihdam artışının kayıtdışı olması, sermaye girişlerinin ve düşen kurların şirketler üzerindeki olumsuz yüküne işaret ediyor. Rekabette ve ihracatta zorlanan şirketlerin çalışanlar üzerinde tasarruf etmesi bir zorunluluk haline gelmiş. Enflasyonun bedeli- 2004'ü diğer başarılı yıllardan ayıran ve tam bir altın yıl yapan olay, büyümede dünya rekoru kırılmasına karşılık, enflasyonun son 35 senenin en düşük düzeyine ve tek haneye indirilmesiydi. Birbiri ile çelişen bu iki başarının birden gerçekleşmesiydi. İkisinin aynı anda yaşanmasıydı. Bunun da bir bedeli olmalıydı. Kurların aşırı düşmesi, ithalatın ve cari açığın patlaması, ücretlerin bastırılması ve düşük istihdam artışı, enflasyonu düşürmenin bedeli olsa gerek. Sonuç- "Zaferler ucuza alınamaz" Dwight Eisenhower
|