| |
Paradoks
Bir hafta kadar küçük bir tatil kaçamağı yaptım. Okuyucular merak etmişlerdir, umarım. Biraz dinlenmek istedim. Dinlendim de gerçekten, gazetemi de özledim. 25 yıldır, aralıksız her gün 34 saat gazete okuyan bir insan olarak, ilk kez bir deneme yaptım, düzenli gazete okumadan geçirdim bir haftayı. Bir başka ifadeyle, halkımızın büyük bölümü yıllardır nasıl yaşıyorsa o şekilde yaşadım. Yine bir başka ifadeyle söylersek, sayın Başbakanımız gibi yaptım. "Artık gazete okumuyorum" demişti ya hani... Artık işbaşı yaptığımıza göre, eski yaşantımıza dönebilir, paradokslarla, çelişkilerle boğuşmaya başlayabiliriz. İlk paradoksumuz şu: Yeni Ceza Kanunu'ndaki eksiklik ve tuhaflıkların bertaraf edilmesi konusundaki görüşlerini iletmek üzere Başbakan Erdoğan'dan randevu isteyen Basın Konseyi'ne randevu verilmemiş... Konsey Başkanı Oktay Ekşi, "Doğrusu çok gücendik" demiş... Gazeteler öyle yazıyor. İyi ama Başbakan gazete okumuyor ki!.. Bir anlamda sayın Başbakan da halkımızın büyük kesimi gibi yaşıyor. Gazete okuyup da kafasının karıştırılmasına izin vermiyor. Kendi düşünceleri ile baş başa sakin bir hayat sürmeyi tercih ediyor. Endonezya, Afrika ve Tunus gezilerini niye tercih ettiği de böylece anlaşılmış oluyor. Bu halde, bize de sorunları okuyuculara anlatmaktan başka çare kalmıyor. Yürüttüğüm halk temaslarından çıkardığım en keskin sonucu sizlere aktarmak isterim. Birincisi işsizlik! Buna bağlı olarak da ikincisi, kazanç yetersizliği! Büyümüş, okumuş, teçhizatlanmış oldukları halde gençlerin işsizlik sorunu inanılmaz boyutlarda... Fakülte mezunları bile umutsuz ve perişan! Hemen hemen hiç kimse, entelektüel kesimlerin ele aldıkları konuları tartışmıyor. İnsanlar, işsizliği tartışıyor. Babalar, anneler harıl harıl çocuklarına iş arıyorlar. Ülkenin genel ekonomik verileri olumlu ise de, ailelerin ekonomik verileri olumlu değil. Türkiye'nin gelir dağılımı sorunu katlanarak büyümeye devam ediyor. Gelir dağılımı diliminde, "ortadaki yüzde 50" blok olarak gerilemiş durumda! Üst katlarla, orta katlar arasındaki uçurum artıyor. Orta direğin "cebinde" sıkıntı var! Sayın iktidarımızın, bizim "iktidara ortak olmak" gibi bir heves ve arzu içinde olmadığımızı, Türkiye'yi yönetme işinin kendi üzerlerinde olduğunu bilmesini isteriz. Yine de gerçekleri duyurmadan edemiyoruz tabii. Yeni ceza yasası korkusuyla da, son derece kibar ve beyefendi bir üslupla arz ediyoruz halkın sorunlarını. Arz etmeye de devam edeceğiz. Muhtemel bir seçimde, halkımız da kendi sorunlarını sandıkta arz etmekten her halde geri durmayacaktır. Sandık sonuçlarını, makro ekonomi değil, mikro ekonomiler belirlemiştir genellikle... O sebeple konuşuyoruz yani asap bozmak için değil...
|