|
|
|
|
|
Bu kadar şımartılmayı hak etmedim
|
|
'Kelebeğin Şansı' adlı son albümüyle konuşulan Kayahan müzik piyasasından özel hayatına her şeyi anlattı.
Albümüm 228 bin 500 adet sattı. Bu rakam Türkiye için çok iyi... 139 bin YTL. kazandım... Çok sattım, diyenlere maliye hesap sormalı. Eğer yalan söylüyorsa bu gazetelerde de yayınlanmalı.
Hak etmediğim kadar şımartıldım
Yeni albümünün satış rakamlarını ve hatta gelirini bile bütün detaylarıyla açıklayan Kayahan, albüm tirajlarını abartan sanatçı meslektaşları hakkında maliyeye ihbarda bulundu.
Şarkıcıların albüm satış rakamları her zaman tartışma yaratmıştır. Ortaya çok farklı rakamlar atılır, hangisinin doğru olduğu bir türlü anlaşılamaz. Bu karmaşık durumda "Kimin albümü çok sattı, kimin az sattı?" tartışmaları yapılır ve sanatçılar da bu tartışmalardan çok etkilenir. Geçtiğimiz günlerde Büyük Usta Kayahan resmi bandrollü albümünü alan dinleyiciler arasından bir kişiye 50 bin YTL değerinde ödül vereceğini açıklayınca, albüm tirajları tartışması yeniden alevlendi. Kayahan'ın şimdiye kadar görülmemiş bu çıkışı, "Kayahan'ın albümü az sattı, satışlarını arttırmak için bunu yapıyor" eleştirilerini de beraberinde getirdi. Biz de bunun üzerine Kayahan'a işin aslını sorduk. Büyük Usta, albümüyle ilgili bütün rakamları detaylarıyla verdi ve hatta bu arada albüm satışlarını abartan sanatçı arkadaşları hakkında da maliyeye ihbarda bulundu.
* Albümünüzü satın alanlar arasında yapacağınız çekilişle 50 bin YTL ödül vereceğinizi açıkladınız, böyle bir promosyon nereden aklınıza geldi? Korsan için ne yapılabilir diye, odanın içinde dolaşıp düşünürken birden bire aklıma geldi, "Niye kötüye ne yapacağım diye düşünüyorsun, iyiye ödül ver" dedim. Yani iyiliğe özendir. Albümüm kaç dürüst insan tarafından alınmış, bunun hesabını yaptım. 24 Mart itibariyle bandrollü olarak 135 bin adet kaset, 93 bin 500 adet CD, toplam. 228 bin 500 adet satmış. Bu albümün net satışı, diğer bir deyişle maliyeye vergisini ödeyeceğimiz satış rakamları. Bu kadar insan bunu aldığına göre bizim onlara teşekkür etmemiz lazım diye düşündüm. Buradan benim payıma düşecek olan para 139 bin YTL gibi bir paraydı. Ben de bunun 50 bin YTL'sini ödül olarak ürünümüzü alan dürüst insanlara vermeye karar verdim. Peki nasıl vereceğiz bu ödülü? Kaset ya da CD'nin arkasındaki bandrol rakamları arasından çekiliş yapacağız. Bu ödülü vererek birkaç şey yapmak istiyorum. Aslında 50 bin YTL benim için de çok büyük para. Ama inşallah bir şeyi kırabiliriz. Bence korsan üreten biri de gidip albüm alacak. Aynı zamanda gündeme taşımız oluyoruz korsanı.
SATIŞLARDAN MEMNUNUM * Başka ödüller de olacak galiba.. Gömeç'teki Sevgi Köyü'nde bir çifte, bir hafta tatil vereceğim. Kendi villamda, bizimle birlikte bir hafta tatil yapacaklar. Bu Avrupa'da sıkça yapılan bir şeydir. Bu ödül, sanatçının sevenleri tarafından paradan çok daha önemli bir ödüldür. Bir de 50 adet kaset ve CD'yi, çok özel ambalajda, özel imzam ve yazımla vereceğim. Bu bir kampanya değil, bu kötünün karşısına, hırsızın karşısına dikilmektir.
* "Kayahan'ın albümü satmadığı için böyle bir yola başvurdu" diyenler var, ne diyorsunuz? Böyle çatlak sesler çıkabilir. Çatlak seslere söyleyeceğim bir tek şey olabilir. Biz hırsızı kovalarken bizi arkadan vurmayın. Biz hırsızla görüşelim, hesaplaşalım, sonra da sizinle görüşürüz. İki cephede bize savaş açmayın.
* Belki de 228 bin 500 rakamını size yakıştıramadıkları için böyle düşünüyorlardır. Bu rakam şu anda Türkiye'de çok önemli bir rakam. Bu az bir rakam değildir. Daha önceden 1 milyon albüm satıldığında yapılan ciroyla, şimdi 200 bin adet satıldığında yapılan ciro aynıdır. "Yemin Ettim" ile 2 milyon satmıştım. O zamanlar kaset başına 25 cent kazanılıyordu. Şu anda bu CD'de 2.40 dolar, kasette 1.3 dolardır. CD'de kazanç 10 misline çıkmış. Az sattığımız söyleyenlere şunu söylemek gerek, 228 bin 500'lük satış ciro olarak, 700 bin satan geçen albümün cirosunun iki mislidir. Avrupa fiyatlarına yaklaşıyoruz.
* Yani siz bu satış rakamından memnunsunuz. Elbette, mutlu olmasam 50 bin YTL değerinde ödül veremezdim. Bu satış şu anda Türkiye'de çok iyi satıştır. Bandrol sayısına göre ortalarda rakamlar dolaşıyor. Sanatçı arkadaşlarımız 500 bin bandrol almış, 500 bin sattım diyor. Bandrol zaten sudan ucuz, 30 bin lira. Ben burada bir şey öneriyorum, sattım diyenlere maliye hesabını sorsun. Eğer yalan söylüyorsa da bu gazetelerde yayınlansın. Ben 800 bin sattım diyen biri olursa, maliye gitsin "Sattıysan vergisini ver bakalım" desin. Bence maliye bunu ihbar kabul etmeli. Ben sonuna kadar hesabımı veririm, bu kadar sattım. Bizimkisi gerçektir, her zaman olduğu gibi. Diğer arkadaşları da dostluğa, sevgiye çağırıyorum. Böyle bir şeyi başlattığımızda tersine davranırlarsa hırsızın yanında gibi olurlar, yakışmaz. Biz hırsının peşinde gidiyoruz. 50 bin YTL'yi de müzik şirketim değil, ben cebimden veriyorum.
BUNU BAŞKASI YAPAMAZ * Bu müzik şirketinin değil, sizin bir ödüllendirme kampanyanız yani... Düşünce olarak da uygulama olarak da bana aittir. Zaten sihri de buradadır. Sanatçı teşekkür eder halkına.
* Sizin ilk kez yaptığınız bu ödüllendirmeyi başka sanatçıların yapacağını tahmin ediyor musunuz? Yapamazlar. Çünkü bu kadar rakam satmış olmaları lazım. Bu kadar rakamı satmazsan, sen ne yaparsın? Eve lazım olan halıyı camiye verirsin. Bu kadar satamayanların bunu yapma ihtimali yoktur. Bu kadar satan da zaten 4-5 kişidir.
* Sanat hayatınızda 40. yılınıza girmek üzeresiniz ve şimdi dinleyicilerinize teşekkür ödülü veriyorsunuz. Peki dinleyicileriniz size yeterince teşekkür ediyor mu? Bence fazla bile yapıyorlar. Ben layık olmadığım kadar şımartıldığım kanaatindeyim. Türkiye sanatçısına gerçekten çok ciddi sahip çıkıyor. Bazıları canımızı yakmaya çalışıyor ama biz yaşlı kurduz, bizim ısırılacak yerimiz serttir. Benim yıllardır hep anlattığım şey şudur; bir kere hep kendi hikayelerimi söyledim. Yani söz ve müziklerin tümü bana ait oldu. Ve dinleyiciler de bunu çok fazla sevdiler. Bu büyük mutluluk. Ne kadar paran pulun olursa olsun, bence bundan daha büyük bir servet olamaz.
* Şimdiye kadar kaç şarkı söylediniz? Tam saymadım ama 12-13 civarında albümüm, 100'ün üzerinde de şarkım var. Küçücük çocuktan tutun benden büyüklere kadar herkesin ezbere bildiği 45 şarkım var. Bir ara "Best of" albüm yapalım dedik, 45'in altına inemedik. Bir zamanlar Edit Piaf'ın aranjörü buraya gelip konserimi izlediğinde bana bir şey söylemişti; "Ben hiçbir ülkede, hiçbir sanatçının bu kadar şarkısının ezbere söylendiğini görmedim." Bu şarkıları bana Allah'ın verdiği yetenekle yazıyorum, onun verdiği nefesle hayattayım. Ben her şarkımı bitirdikten sonra elimi açaram, Rab'bim şükürler olsun bana verdiğin yeteneğe ve nefese derim.
* Gömeç'teki Gönül Köşkü'nüzü ve teknenizi satacağınız söyleniyor, doğru mu? Gömeç'teki evde benim o kadar emeğim var ki, hep hayatımı orada geçireceğimi düşünüyordum. Ama ilk kızım Beste için nasıl hayatımızı yönlendirdiysek, şimdi Aslı Gönül Açar için yönlendiriyoruz. Aslı Gönül okula başladığı zaman bizim Gömeç'teki Gönül Köşkü'müzde kalamayacağız. Teknemi çok severim, beş yıl İpek Hanım ile orada yaşadım. Şimdi bazen gidiyoruz Aslı Gönül bir koşmaya başlıyor, ona bakmaktan denizi göremiyorum. Tekneme sabah kalktığımda "günaydın kızım" derdim, okşardım onu. Bu yüzdeen satacağım ama her parayı verene veremem, değerini bilmeli. Değerini bilmeyen on mislini verse de satmam. Şimdi de parasız kaldığım iddia edilebilir ama ne yapalım, o zaman da banka hesaplarımızı gösteririz. Ben bir asker çocuğuyum, babamdan kalma alışkanlıklarım var. Ben her şeyimi bir; devletin anayasasına, iki; Allah'ın kitabına göre yaptım. Bunun haricinde attığım hiçbir adım yok. Onun için çok kolay kavga ederim, o yüzden herkesle dostum. Benim altımda açığımı bulacak kimse yoktur.
* Kızınız için iki tutkunuzdan vazgeçiyorsunuz. Ama en büyük tutkum Beste Açar, Aslı Gönül Açar ve bir de torunum Oben. Hayatta bazen değerler yer değiştiriyor. Ben onları bırakıp tekneye gitsem bir zevk alamam ki.
BENİM AÇIĞIM YOK * Çok kolay kavga ettiğinizi söylediniz ve aklıma sizin sanatçı arkadaşlarınızla yaptığınız kavgalar geldi. Ne oldu o kavgalar, tatlıya bağlandı mı? Eğer birisi sınırlarıma girerse "höst" derim. Yanlışlar yapmışımdır. Sezen Aksu-Nazan Öncel karşılaştırmasını sordular. Sezen Aksu, onu şöyle yapar, böyle yapar dedim, yanlıştı. Sonra özür diledim. Şimdiki fikrimi söylüyorum; Sezen Aksu, Onno Tunç, Atilla Özdemiroğlu gibi klasik olmuş bu kadar sanatçı varken, bunları diğer arkadaşımla kıyaslarsak ayıp olur. Sen Ağlama, Git, Ada Vapuru Yandan Çarklı, Firuze... Bunlar kolay yanına yaklaşılabilelcek, kolay yapılabilecek şarkılar değil.
* Nilüfer ile sorunlarınız çözüldü mü? Ben besteci haklarının peşindeyim. O yüzde yüz çözülecek. Bir kere kendisine barışmayı teklif etmiştim, o da şimdi söyleyemeyeceğim bir nedenle kabul etmedi. Ama bestecinin hakları vardır, bestecinin haklarını Türkiye'de ilk savunan adamın adı da Kayahan'dır. Benden önce hiç kimse bununla uğraşmadı. Niye herkesle uğraşabilirim? Çünkü benim yumuşak karnım yok. "Bak sen bunu yaparsan, biz de senin şu açığını ortaya çıkarırız" diyecekleri hiçbir şey yok benim hayatımda. Arkadaşlarımın böyle tuhaf şeyleri olduğu zaman Don Kişot olamıyorlar. Ben bu memlekette, bu işlere karşı durmaya her zaman hazır olacağım. Bestecinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Söz ve müzik yazmak Allah'ın verdiği yetenekle yapılır ve başkaları tarafından bu şarkılar işlenir. O beste ve söz olmazsa olmaz. Bir düşünün şarkı yok, peki ne yapacak bu şarkıcı? Ancak ve ancak dekoltesiyle, görüntüsüyle sahnede oturacak başka çare yok. Sadece fiziği kalır geriye. Birisi de diyecek ki, bu şarkıları kim söyleyecek? Ben söylüyorum işte.
|
|
|
|
|
|
|
|
|