|
|
|
|
|
|
Büyük bölünme
Demirel olayı Masonlar'ın iç çekişmelerini tetikledi. Sorumluların ihraç edilmesini isteyen Yüksek Şura ile, karşı saldırıya geçen Büyük Loca'nın inatlaşması bölünmeyle sonuçlandı.
Partilerin kendi başarısızlıklarını ya da yetersizliklerini bir kenara itip Demirel üzerinden Masonluğu sürekli yermeleri ister istemez kurumu da etkiledi. Masonluğa saldıranların aynı zamanda Demirel'le koalisyon ortaklığı yaptıklarını kimse anımsamak istemiyordu. Üstelik onun başbakanlığı altında iktidara geliyorlardı. Herşeyden evvel Büyük Loca, Demirel tarafından partisine ve kamuoyuna sunulan belgenin gerçekliğini sorgulamaya yöneldi. Kurumun bilgisi dahilinde belge verilmediği ya da yetki dışında verildiği kabul ediliyordu. Büyük Daimi Heyet, 14 Mart 1965 tarihli raporunda şu sonuca varmıştı: "Araştırmamız neticesinde, ortada bilerek, isteyerek işlenmiş bir suç unsuru olmadığı gibi, yapılan jestlerin camiamızın siyasete karışmasından çok uzak, tamamen insani hislerin tesiri altında karşılıklı yardım gayesine matuf olduğu merkezindedir."
DUL KADININ ÇOCUĞUNA YARDIM Bu yorumun daha iyi anlaşılmasını sağlamak için "Dul kadının çocuğuna yardım" tezi gündeme getirildi. Masonlar'ın her biri dul kadının çocuğu sayılırlar. Dul kadın Masonluğun kurucusu Üstat Hiram'ın anasıdır. Masonlar yardım arayan bir biraderleri için, "dul kadının çocuğuna yardım" çağrısını kullanırlar. Bu çağrıya her Mason uymak zorundadır. Demirel'i temize çıkaran belgeyi imzalayan Büyük Üstat Necdet Egeran'ın bu düşünceyle davrandığı kabul edildi. Konu Masonluğun içindeki çekişmeleri yepyeni bir yöne kaydırdı. Yüksek Şura, işlenen suçun bütün Masonluğu töhmet altında bıraktığı düşüncesiyle, Haysiyet Divanı aracılığıyla bir Yüksek Mahkeme oluşturdu ve ilgilileri Masonluk'tan ihraç kararı aldı. Oysa aynı sırada Büyük Loca Egeran'ı Büyük Üstat seçmekteydi. Egeran, asıl kendisini siyaset yapmakla suçlayanların siyaset yapmakta olduklarını ileri sürerek karşı saldırıya geçti. Bu inatlaşma Yüksek Şura ile Büyük Loca ilişkilerinin tamamen kopmasına yol açtı. Aralarındaki konkordato feshedildi. İstanbul'dan 5, İzmir'den 2 locanın katılmasıyla Türkiye Büyük Mason Mahfili 4 Haziran 1966'da kuruldu. Büyük Mason Mahfili İstanbul Tepebaşı'nda Meşrutiyet Caddesi 111 numaralı binayı merkez tuttu. Gerektiğinde 111 numara diye anılmaktadır. Türkiye Hür ve Kabul edilmiş Masonlar Büyük Locası ise Nuru Ziya Sokak 25 numarada bulunduğundan kısaca 25 numara diye anılır. Ortak bir girişimleri olduğunda 136 diye anıldığına da rastlanır. Aralarındaki en büyük fark, 25'in bir dine inancı temel kabul etmesine karşılık 111'in iman konusunu gündeme getirmemesi, laik olmasıdır. Bugün kısaca Mason diye adlandırdığımız kimselere daha eskiden Farmason denilirdi. Bu, İngilizce'deki Freemason deyiminin Türkçeleştirilmiş şekliydi. Önce onun anlamını açıklamak gerekiyor.
TAŞ İŞÇİLİĞİNDEKİ USTALIK Mason (Fransızcası da Maçon), eski çağlardan beri inşaatlarda çalışan balta, çekiç ve keski kullanan duvarcı, taşçı anlamına gelir. "Free" deyiminin buna katkısı, taş işleyiciliğindeki ustalıkla ilgilidir. Sert taşı ya da mermeri işleyenin yanında, daha kolay yontulan bazen de Malta taşı denilenleri işleyenler vardır ki bunlara Freemason dendiği ileri sürülüyor. Yani mesleğin içinde bir uzmanlaşma grubunu belirtiyor. Aynı işte çalışanların, özellikle mesleki kuralları korumak amacıyla örgütlendikleri ve işleri usta-çırak ilişkisi çerçevesinde yürüttükleri eski çağlardan beri bilinir. Loca adı verilen toplantı yerlerinde, yabancıların karışmaması için de, özel işaretler ve parolalar kullanılırdı. Bugün Mason locaları olarak andığımız kurumun, modelini Freeamason'ların localarından almasının sebebi, yapıların özelliğidir. Duvarcı ustaları sabit bir dükkana bağlı çalışmıyor, devamlı yer değiştiriyor ve basit ev inşaatlarında değil kutsal yapılarda çalışıyorlardı. Çalışma süreleri de işverence değil, kendilerince belirleniyor, sohbetlerini toplantılarını da yine kendileri saptıyorlardı.
SİSTEMLİ ÖRGÜTLENME DÖNEMİ Rönesans ve Reform ile Avrupa'nın toplumsal yapısının kökten değiştirilmesi sürecinde, dönemin gerektirdiği gizliliği sağlayacak buluşma yeri aradıklarında, bu denenmiş locaları yeğledikleri anlaşılıyor. Buralarda sadece duvarcı ustalarının egemen olduğu dönemin 17. yüzyılın başından itibaren kapanmaya başladığı ve 18. yüzyılda tamamen yok oldukları kabul ediliyor. Ancak meslekten duvarcıların hiç bulunmamasına rağmen bunlara Mason locası denmesine devam edildi. 1717'de üç Londra locasının bir Büyük Loca çerçevesinde birleşmeleri ve 1723'te Büyük Loca'nın, James Anderson adlı bir rahibe "Book of Constitution," yani nizamnameyi yazdırıp yayınlamasından sonra, kurum tam bir sistemli örgütlenme dönemine girdi. İnsanlar arasında yakınlaşma ve özgürleşme alanında rolünü oynadıktan sonra 19. yüzyılın ortalarından itibaren gizliliğe ihtiyaç hissedilmemeye başlanınca, Masonluğun Avrupa'daki rolü de değişti. Osmanlı ve peşinden İslam toplumlarının Batı'ya açılışı tam anlamıyla 19. yüzyılda başlamıştır. O güne kadar dışlanmış kural ve kurumların benimsenmesinde -tıpkı demokrasi işinde olduğu gibi- bunalımlı bir alışma sürecinin yaşanması kaçınılmazdı. Kurumun, Batı dünyasında ve bizdeki bugünkü durumunu belirtmek yararlı olacaktır.
Hazırlayan: Orhan KOLOĞLU
|
|
|
|
|
|
|
|
|