Deli Dumrul şaşkın
Geçen hafta bugün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yolsuzlukların üzerine gittiklerini söylediği bir dönemde, devletin bir kurumunda, bir özel şirketi tarif eden ihale şartnamesi ve sözleşmesini ortaya çıkardık. Sorumlulara açıkça, yani Reha Muhtar gibi, 'Kan var mı? Para Var mı? sorularını soramadığımızdan onlarda, sessizliği büründüler. Muhatap da devletin 'Deli Dumrul' konumundaki bir kurumu olunca, ipin ucunu sıkı tutmaya karar verdik. Vukuatlardan birazcık replikler verelimde, ne demek istediğimizi daha net anlayın. Tepe-Akfen-Vie (TAV) Konsorsiyumu'nun Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle üstlendiği Atatürk Hava Limanı (AHL) Dış Hatlar Terminali'nin süresi tanınan tüm imkânlar ve ek sürelerle 2 Temmuz 2005'te doluyor. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) devlete 10 yıllık kiralama süresi boyunca, bir milyar dolardan fazla gelir getirecek terminal için zamanında hazırlık yapmadı ve kendi görevi olmamasına rağmen bu işi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na (ÖİB) da bırakmaya yanaşmadı. Neden böyle davrandıklarına ise tarifli ihale şartnamesiyle vakıf olduk. Yasa ve mevzuatların DHMİ'ye uydurulması yönündeki sebeplerden de ihale takvimi halen daha belli değil ve geciktiriliyor. Bu da bir taktik olabilir... DHMİ'nin de hali hazırdaki mevzuatlarla Dış Hatlar Terminali'ni işletilmek üzere kiralamaya verme yetkisi yok. Adı üzerinden işletmeci bir kuruluş. Fakat, işletme dışında her işi yapıyor. Demiryolları, Limanlar ve Havaalanları İnşaatı Genel Müdürlüğü'nün (DLH) yatırım ve kontrol işlerini, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün bilumum konularını ve son olarak ÖİB'in alanına girmiş durumda. ÖİB Başkanı Metin Kilci notlarını iyi bakarsa, bu detayları görecektir. DHMİ'de bu gelişmeler üzerine, 'terminal işlettirir' kimliğini aldı, 5 kişilik komisyonlar ihale çalışmalarına başladı. Kiralama süresini kısa tutarak 10 yıl olarak belirledi, ihaleye kimin katılacağını tamamen TAV'a göre düzenledi. Adını da mali, teknik ve işletme kriteri olarak koydu. Ulaştırma Bakanlığı'nda hiçbir makam, 'Atatürk Havalimanı'nı riske sokamayız' iddiasıyla beni bu ihale kriteri saçmalığına inandıramaz. Eğer halen daha bu komediye devam edilecekse, devletin 10 liralık malı, geniş katılım sağlanmadan ve rekabet olmadan tarifli ihaleyle en fazla 5 liraya kiralanacak. Peki, diğer 5 lira ne olacak? Tepeden değil göbekten, daire başkanları marifetiyle idare edilen DHMİ'nin, kendi işlerini yapamadığı ortada. Atatürk Havalimanı'nın saatlik kapasitesi 30 uçak. Antalya'nın 26 uçak. Bu sene iki limanda trafiğin yüzde 25 ile 35 civarında artması bekleniyor. Ama, kapasite artırımı yolunda hiçbir hareket yok. İki limandaki pistler halen daha açılışa hazır değil. THY slot (uçuş izni) veremiyor. Sadri Şener, DHMİ Genel Müdürü Mahmut Tekin zamanında pistten kazandığı paraları tüketti, ama Tekin, ne pistin pisliğini temizleyebildi, ne de pisti hizmete açabildi. Ayrıca, TAV çalıştırdığı özel güvenlik görevlilerine ödediği maaşı, DHMİ'ye fatura ediyor mu? Bir güvenlik görevlisine 700 milyon lira civarında maaş verirken, bu faturalar Ankara'ya DHMİ'ye ulaşıncaya kadar bir milyar 700 oluyor mu? Kontrol eden var mı? DHMİ'de çalışan özel güvenlikle, TAV'da çalışanların ücret farkı nedir? Özetle, TAVDHMİ ilişkilerini başından beri takip eden birisi olarak, gözü kara Deli Dumrul'un kimseye aldırmadan, tatlı suda balık tutmaya devam ettiğini görüyorum. Ama karpuz kabuğu denize düştü.
|