| |
|
|
Hıncal Abi Musa Çözen'e faul yaptı
Hıncal Abi dünkü yazısına "Musa Çözen; canlı yayında top kaybedilmez.." diyerek haklı bir giriş yapıyor. Ancak daha ikinci cümlede kaçıyor kantarın topuzu. "Maç değil, Musa Çözen'in sanatsal (!) mastürbasyonlarını izler olduk.." deyiveriyor. Ama sona doğru söyledikleri dehşet verici. Handiyse "Musa'yı işinden atın ya da reji masasının kaptan koltuğundan kalkıp getirgötür işlerine baksın artık" manası çıkacak sözler ediyor.
Önce meslektaş Hıncal Uluç ağabeyimizdir, ustamızdır, üstatlık mertebesine ulaşmış bir kalem erbabıdır amenna. Ama her şeyden önce bir meslektaşımızdır Hıncal Abi. Onun yine bir diğer meslektaşımızı; Musa Çözen'i "işinden edin" anlamına gelecek tarzda konuşması hayli üzücüdür. Yadırgatıcıdır demiyorum çünkü alıştık. Daha önce de spiker arkadaşların anlatımlarını beğenmeyip patronlarına "bu çocuğun görevine son verin" çağrılı yazılarını okumuştuk. Gelelim işin başka kısmına. Televizyoncu gözüyle de seyirci gözüyle de baktığım zaman Musa Çözen'i değil meslekten men etmek, 'onun gibilerin sayısını artırabilsek keşke' diyesim gelir hep. Ortalık 3 kameralı otur geyikle-pinekle programlarını bile beceremeyen "yönetmen müsveddeleriyle" doluyken 16-18 kameralı, 4-5 ayrı açıdan anında tekrarlı lig maçlarını, bir TV yönetmeninden de öte bir orkestra şefi gibi yönetiyor Musa Çözen. Hıncal ağabeyim, üzerlerinde engin bilgi sahibi olduğu gavur yayın kuruluşlarında Musa kıratında kaç adam çıkar yine en iyi kendisi bilir. "Sahada maç varken, tribündeki kadınları, top ileride iken, geride sümküren, tükürenleri, gol pozisyonu içindeyken oyun, önceki pozisyonların tekrarını bize seyrettiren bu kafa işte.." diyor ve çok çok haksızlık ediyor.
Televizyon ekranı Çünkü bunlar yayıncılığın olmazsa olmazlarıdır. İnsanlar bir televiyon ekranından kuru kuruya maç seyreder mi hiç? Oradaki atmosferi görecek, bir köy kahvesinde bile izliyor olsa da sanki stattaymış gibi havaya girecek, oradaki coşkuyu, duyguyu ta içinde hissedecek öyle değil mi?.. Barlara, birahanelere, lüks otel lobilerine konuşlandırılan dev ekranları izleyen kalabalıklar formaları bayrakları kapıp gitmiyor mu oralara. Tribün tezahüratlarının minyatürü bu dediğim yerlerde hatta evlerde bile yapılmıyor mu? Sahadaki futbolu tribünden seyreden sadece maçın oynandığı yere mi bakar? Basın tribününde kimler var? Şeref tribününe başbakan mı gelmiş? Kulüp başkanı ne yaptı, amigo nasıl coşturdu, polis olaya nasıl müdahale etti, ambulans nerede duruyor.. falan falan. Bütün bunları çıplak göz görüyorsa ekran karşısındaki de görecek elbette. En iyi yönetmen insanı gerçek atmosfere en yakın taşıyandır ve bu, yayıncılığın altın kuralıdır değil mi Hıncal ağabeycim?..
Song'un tekmesi Musa, derbi maçtaki tek golü ıskaladı ve büyük hata yaptı evet. Ama o sinirle gözünden kaçmış olabilecek ve Musa'nın gerçekten de dünya çapında bir yönetmen olduğunu bir daha kanıtlayacak hangi detayları geldi ekrana: * Ribery sakatlanıyor aynı karede eşi endişeyle izliyor. * İki Galatasaraylı aynı anda iki ayrı taç atışı yapıyor. * Thomas yan hakeme tükürüyor. * Necati atıldığı halde saha kenarına gizlenmiş maç izliyor, Musa yakalıyor. * Song'un tekmesini hakem atlıyor, Musa görüyor.
|