Değerlenmiş döviz kuru ve alternatifler
Türk Lirası'nın diğer ülke paralarına karşı değerlenmesi devam ediyor. Özellikle 2005 yılının ilk iki ayında bu süreç hızlandı. "Ne olacak bu işin hali"ni bu ve bundan sonraki yazımda irdelemek istedim. Kuraldır. Fazla değerlenen döviz kuru nedeniyle oluşan dengesizlikler sonunda düzelir. Yeni bir denge kurulur. Değerlenmiş kur ile durumu sonsuza dek sürdürmek olanaksızdır. Burada asıl tartışılması gereken konu, kurulacak yeni makroekonomik dengenin nasıl, hangi sürede ve hangi sonuçlarla gerçekleşeceğidir. Ekonomi kitaplarına baktığınızda bu uyumun iki boyutunu görürsünüz. Birinci boyut uyumun, yüksek kaliteli mi yoksa düşük kaliteli mi gerçekleşeceğidir . İkincisi ise uyumun reel sektör tarafından mı yoksa faiz ve döviz kuru gibi fiyatlarla mı sağlanacağıdır. Kaliteli uyumda reel sektör önemli rol oynar. Döviz kurunun değerlenmesi sonucu oluşan ortamda, ülkede orta ve uzun vadeli iç ve dış fonlar oluşturulabilirse ve yabancı sermaye çekilebilirse büyüme artar, yatırımlar hız kazanır, tüketim canlanır ve yeni iş bulma olanakları yaratılır. Burada en önemli kıstas finans sektörünün işlevini etkin bir biçimde yerine getirip getirememesidir. Kaynaklarının dağılımında aracılık görevini gereği gibi yapan bir finans sektörü kaliteli uyumda en önemli rolü üstlenir. Değerlenen döviz kuru nedeniyle artan ödemeler dengesi cari işlemler açığının kapatılmasında reel sektörün rölü ise ekonominin yapısına bağlıdır. Eğer ülke, Rusya ve Meksika gibi petrol üreten ya da tabii kaynaklara sahip bir yapıda ise ithalat ve ihracatın fiyat esnekliği düşüktür. Döviz kurunun değerlenmesi ödemeler dengesini fazla etkilemez. Bu ürünlerin uluslararası fiyatları artarsa ülke ek bir kaynak temin eder. Nitekim de, Rusya'da ve Meksika'da gözlenen döviz kuru değerlenmeleri gerek petrol fiyat artışları gerekse petrol ihracatlarını artırmaları sonucu minimize edilmişlerdir. Uyum da sancısız gerçekleşmiştir. Böyle bir durum yoksa, cari işlemler dengesindeki bozulmayı önlemek için ya uzun vadeli fonları ve tercihen yabancı sermeyeyi çekmek ya da "Avrupa Birliği'ne girecek ülke statüsü" kazanılarak güven faktörü yardımı ile bu fonları ekonomiye kazandırmak gerekir. Bu takdirde uyum ödemeler dengesinde bir sorunla karşılaşılmadan, zaman içinde, reel sektörün yardımı ile kaliteli bir biçimde gerçekleşir. Düşük kaliteli uyum ise sıkça rastladığımız bir oluşumdur. Son on yılda birçok örnekleri ile karşılaşılmıştır. Genelde değerlenen döviz kuru sonucu, faiz ve kur gibi fiyatlar kullanılarak uyum sağlanmakta, bu ise bir çok sorunu beraberinde getirmektedir. Reel sektörün kalitesiz uyumdaki rolü azdır. Özellikle, sağlıklı olmayan ve görevini de etkin yapamayan finans sektörüne sahip ekonomilerde uyumu fiyatlardan başka gerçekleştirecek alternatif ortaya çıkmamaktadır. Sıcak paraya aracılık eden, kredi vermekte isteksiz ve kamunun finansal kaynaklara talebini karşılama sorunu ile karşı karşıya kalan bir bankacılık sektörü yabancı sermaye de dahil dış kaynakların ülkeye çekilmesinde aktif rol oynayamamaktadır. Böyle de olunca faiz ve döviz kuru harekete geçerek uyumu sağlamaktadır. Devam edeceğim.
|