|
|
Acele iş midir yaşamak?
Bulutların Ötesinde filminden bir sahne.. Dostum Dr. Eser Alptekin hatırlattı.. Yazmak bana düştü.. Hikaye bu ya... Bir grup bilim adamı "Aztek Tapınağı"nı ziyaret edecek... Tapınak zirvede... Arazi engebeli, dolambaçlı; tırmanmak gerek! Bilim heyeti, müthiş bir misafirperverlikle, her biri dünyevi sıkıntılardan uzak "tapınak görevlileri"ce omuzlarda taşınarak tepeye varmaya çalışıyorlar.. Son derece sakin ve yavaş biçimde tırmanıp duruyorlar.. Ancak "omuzlarda taşınan" bilim adamlarından biri sıkılıyor bu yavaşlıktan(!) biraz da "acele işi" var! "Omuz sahibi"ne eğilip.. - Çok yavaş gidiyoruz, hızlı çıksak olmaz mı? Daha yapacak epey işimiz var! diyor.. Aldığı cevap muhteşemdir... - Hayır olmaz efendim.. Hızlı gidersek ruhlarımız bize yetişemez!
Evet, bizim ülkede de milyonlarca "ruh" bedenlerin ardından gidiyor artık! Ruhlarımız bize yetişemiyor.. Bu "yaman kuşatma" altında hızla yol alıyoruz, tepeye diye çıkıyor, ancak yokuş aşağı yuvarlanıyoruz.. Sürekli irtifa kaybediyoruz.. Hep, acele işimiz var.. Bitirilicek! Hep, entrikamız var.. Birini yok edecek! Hep, kavgamız var.. Kendimizle bile.. Bazen, her şeyden "bihaber" kalmak geliyor ki içimden.. Böylece iç sıkıntımı hafifletmek, beyin fırtınalarımı dindirmek ve yarıştan çekilmek istiyorum! Ama onun, bunun, sizin gibi mümkün olmuyor.. Çaresiz, yarışa, yokuşa(!) savaşa devam ediyoruz! Çünkü herşeye karşın, karanlığın ortasında dahi bir ışık görebiliyoruz. Öyle ya az ötede müthiş bir aydınlık var.. Her şeye rağmen !
|