| |
Huntington'un panzehiri
Lübnan'ı iyi izlemek gerekiyor. Bu küçük ülke, bölgedeki müthiş değişimlerin laboratuvarı olacak. Çünkü Lübnan, Ortadoğu halklarını toptan-tüfekten daha etkili, daha sonuç verici bir silahla tanıştırdı: Sivil toplumun gücü. Bir başka deyişle, Sırbistan'da başlayan, oradan Gürcistan'a ve Ukrayna'ya ulaşan silahsız devrim tsunamisinin dalgaları Ortadoğu sahillerini de vurdu. İki "detay" farkıyla: İlki, saydığımız üç ülkede sandık hilesiyle ayakta kalmaya çalışan çürümüş iktidarlara karşı devrim yapıldı. Lübnan'da ise işgal gücünü, Suriye'yi söküp atmayı amaçlıyor. Ancak bu fark yanıltıcı. Lübnan'ın o üç örneği çok aşan yansımaları olacak. Aşağıda anlatacağız. İkinci fark ise henüz devrimin adında görüşbirliği olmaması.. ABD basını "Sedir devrimi" diyor, Araplar "Bağımsızlık intifadası", Avrupalılar "Kadife devrim". Ancak bize göre, en iyi tanımı Lübnan muhalefetinin önemli aktörlerinden Samir Franjiye yaptı: "Beyrut ilkbaharı". Bunun Budapeşte'yi, Prag'ı, Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nı, halkı ezen tankları çağrıştırdığı itirazına da yanıtı hazır: "Bizim üstümüzden tanklar zaten geçti. Yıllar önce. Ve yıllar boyunca. O süreç geride kaldı. Şimdi tankların geçmesi değil, çekip gitmesi zamanı. Prag ve Tiananmen ile farkımız burada."
GOP yerine Lübnan Lübnan'daki başkaldırının hedefini işgale direnişle sınırlamak yanlış olur. O, devleti tam bağımsızlığa kavuşturmak ve demokrasiyi inşa etmek için saha temizliği olacak. Sıra sonra 1936'dan bu yana yürürlükte olan iktidarın dinler ve mezheplerin "Siyaset ağaları" arasında paylaştırılması modeline son verilmesine gelecek. Dinler arasında uçurumları bu model yarattı. 150 bin kişinin ölümüne yol açan 15 yıllık iç savaşı da. Yine Franjiye'nin ifadesiyle, iç savaş 1989'daki Taif Anlaşması'yla değil, geçen 14 Şubat'ta suikaste kurban giden Refik Hariri'nin cenaze töreniyle bitti. Yüzbinlerce Hıristiyan ve Müslüman din ve ırk farklarını aşıp "Lübnanlı" olduklarını o gün anladılar. Ve bir daha unutmadılar. Suriye'yi birlikte köşeye sıkıştırdılar, kukla hükümeti birlikte devirdiler. Birlikte, el ele, parlak ufuklara yürüyorlar. O ufkun ardında ne var biliyor musunuz? Belki de Samuel Huntington'un Medeniyetler Çatışması" tezinin, "21'inci yüzyıl dinler savaşı çağı olacak" senaryolarının çöplüğü. Dinler barışına giden yolun ilk kilometre taşı. Sözü yine Franjiye'ye bırakalım: "Biz Arap dünyasında şiddetin öncüsü olduk. Son ulusal kurtuluş savaşı olan Vietnam Savaşı'nın ardından Lübnan ilk post-ulusal savaşın örneğini verdi. Bu savaş daha sonra Kafkaslar'a, Balkanlar'a ve Afrika'nın bir bölümüne yayıldı. Beyrut 15 yıl insan çılgınlığının simgesi oldu. Bugün ise insanların tüm farklılıklarıyla eşit olarak birarada yaşayabileceği dünyanın öncüsü olma noktasındayız. Bir demokrasi laboratuvarıyız ve Arap dünyasını dönüştürebileceğimizi görüyoruz." "Beyrut ilkbaharı" tanımı yerinde. Ve bu ilkbaharın rüzgarları Beyrut'ta uçuşan barış, özgürlük ve demokrasi polenlerini tüm bölgeye yayacak. Çok iyimser bulabilirsiniz. Ama Libya'dan Yemen'e kadar kıpırtılara bakınca iyimser olmamak mümkün değil. Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'ne Lübnan bambaşka bir içerik verebilir.
|