|
|
'Halkımız bize Türkiye'yi "demokrasi ayıplarından kurtarın" dedi'
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, halkın iktidarı olduklarını belirterek, ''Halkımız bize Türkiye'yi (demokrasi ayıplarından kurtarın) dedi. Biz de Türkiye'yi ayıplanan bir ülke olmaktan kurtarmaya çalışıyoruz'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AK Parti iktidarıyla beraber normalleşme sürecine girmesini sağlayan faktörlerin, bu faktörlerin arkasındaki siyasi felsefeyi, olayların hızı içinde belki yeterince konuşamadıklarını belirterek, şunları söyledi:
''Ancak, sizler bu hayırlı sürecin esas aktörleri olarak devraldığımız Türkiye fotoğrafı ile bugünkü tabloyu zaten biliyorsunuz. Türkiye'nin makro hedefleri ile birikmiş, yıllarca ertelenmiş sorunlarını sistematik olarak ele alıyor ve çözüm yoluna koyuyoruz. Bu başarılarınızın, bu çabalarınızın karşılıksız kalmadığını, toplumun umuduna, ekmeğine, aşına yansımasını da gittiğiniz il ve ilçe ziyaretlerinde, köylerde görüyorsunuz. Girdaptan çıkmanın zorluklarını, bataklığı kurutmanın ne kadar enerji gerektirdiğini biliyor halkımız. Allah'ın izniyle önümüzdeki güçlükleri de bugüne kadar diğerlerini nasıl aştıysak bundan sonra da tek tek aşacağız.''
'YENİ UFUKLAR'
Attıkları bazı adımların semeresini hemen veridiğini, bazı büyük adımların ise orta ve uzun vadede geleceğin Türkiye'sinin, gelecek nesillerinin önünü şimdiden açtığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Türkiye ataletten, eski zincirlerinden kurtulup yeni ufuklara açılırken bize yöneltilen bütün soruları uzun uzun cevaplayabilme, paylaşabilme imkanımız bu noktada olmayabiliyor. Ama herkes şundan emin olmalı ki, Türkiye artık 3 Kasım öncesi günlerdeki gibi kaygılı, endişeli, güvensiz değildir.
Hangi göstergelere bakarsanız bakın, ister ekonomiye, ister çalışma hayatına, ister sosyal barışa, ister bu ülkenin dünyadaki artan gücüne bakalım, bu ülkenin yıldızının her alanda parladığını görürsünüz. ''
'AYIPLANAN...'
İktidarlarının halkın iktidarı olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Halkımız bize Türkiye'yi (demokrasi ayıplarından kurtarın) diyerek teslim etti. Biz de Türkiye'yi ayıplanan bir ülke olmaktan kurtarmaya çalışıyoruz'' diye konuştu. Halkın, ''Türkiye bu imkanlarla, bu zengin beşeri kaynaklarıyla dünyaya kapalı bir ülke olmaktan çıksın'' dediğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'yi yeni pazarlara açıtıklarını, yeni imkanlarla buluşturduklarını söyledi.
İş başına gelmeden önce, ''Türkiye Ankara'da sıcak koltuklara oturarak yönetilemez'' dediklerini hatırlatan Erdoğan, bunun gereğini yerine getirdiklerini, bunun için halkın emaneti kendilerine verdiğini ifade etti. Erdoğan, ''Bizim de bu emaneti şerefle koruma çabasından başka bir amacımız yoktur, olamaz. Bu emanet bilincini özenle muhafaza etmek, bizim varoluş gayemizdir. Bizim siyasetimizin esas zemini burasıdır'' dedi.
'KADIYA MÜLK DEĞİL'
Mahkemenin kadıya mülk olmadığını, layüsel olmadıklarını, şah olmadıklarını, padişah olmadıklarını, milletvekili, bakan, başbakan değilken de bu geçici makamlarda hasbelkader bulunurken de birbirlerini hatırlatan bir büyük kültürün, bir büyük medeniyetin çocukları olduklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Türkiye, büyük badireleri, büyük engelleri aşarak bugüne geldi. Hareket noktamızı, kat ettiğimiz mesafeyi, ufkumuzdaki geleceği bir an bile gözden kaçırmama konusunda çok dikkatliyiz. O kasvetli günler, o kaos ortamı tamamen milletin hafızasından silininceye kadar ülkemizin önünü açmaya, halkımızla birlikte koşmaya devam edeceğiz.
Evet, hala aşılması gereken duvarlar var, evet hala işi yavaşlatan, üretimi geciktiren kemikleşmiş alışkanlıklar var ancak, bunları etap etap, kademe kademe hep birlikte aşacağız. Allaha şükürler olsun, geleceğin Türkiye'si için ümitvar olmamızı gerektirecek bütün işaretler alınmıştır. Yarım asır boyu her hükümet döneminde kartopu gibi büyüyen, bütün iktidarların müdahale etmeyi risk olarak gördüğü sorunlar bizim iktidarımıza kadar birikmiş, ertelenmiştir. Şimdi bunlar çözülmeye başlandı.
Biz ülkemizin geleceği, gelecek nesillerin emniyeti için sorunları sümen altı eden, erteleyen bir politika izlemeyeceğiz, izlemiyoruz.''
|