İşkencenin kitabını yazdı
Gazeteci Seymour M. Hersh, Amerika'nın muhalif seslerinden... Vietnam'daki katliamı da, Irak'taki işkenceyi de ilk o yazdı. Bu kez 11 Eylül'den Irak işgaline uzanan süreci bir kitapta topladı.
Bush yönetiminin sevmediği gazeteci
Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour M. Hersh son kitabı Emir-Komuta Zinciri'nde 11 Eylül'den Irak işgaline gelinen süreci anlatıyor. Bush yönetimiyle yıldızı hiç barışmayan Hersh'ün İsrail-Kürt ilişkisine dair saptamaları da dikkat çekici.
1968 yılında Amerikan 11. Piyade Tugayı Vietnam'ın My Lai köyünde Vitkong askerlerini aramak için operasyon başlattı. Operasyon sırasında çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlı erkekler olmak üzere 500'den fazla sivil öldürüldü. Askerler, kurbanlardan bazılarını helikopterden açılan ateşle, bazılarını yerde vurdu. Kadınlara tecavüz edildi, bir sürü insana işkence yapıldı. Bebekler ve küçük çocuklar öldürüldü. Askerler saatler süren katliamdan sonra köyü ateşe verdiler ve arkalarında ceset yığınlarından oluşan bir enkaz bıraktılar.... Bu insanlık suçu çok değil bir yıl sonra takvim yaprakları 14 Kasım 1969'u gösterirken Amerikan kamuoyunun gündemine geldi. Bu tarihte Amerikan gazetelerini okuyanlar, manşetlerden verilen "Teğmen, 109 sivili öldürmekle suçlanıyor" şeklinde bir haberle karşılaştılar. Haberin altındaki imzada Seymour M. Hersh ismi okunuyordu. Haberde, Amerikan askerlerinin My Lai köyünde nasıl bir katliam yaptıkları anlatılmaktaydı. Haberde adı geçen ve 109 kişiyi öldürmekle suçlanan teğmen William Calley'di. Pisliği eşeleyen Hersh, haberi ısrarla takip etti ve Forth Benning'deki askeri üsse gitti, savaş divanında yargılanmayı bekleyen teğmen Calley'i aramaya koyuldu. Kapı kapı dolaşarak ve subaylarından kaçmayı başararak Calley'ı buldu. Birlikte üç dört saat konuştuktan sonra gidip biftek ve şarap aldılar. Calley'in kız arkadaşınının evinde yemek yiyip biraz daha konuştular. Calley, Hersh'e, May Lai'de sadece kendisine verilen emirleri uyguladığını söylemekle birlikte, olup bitenleri açık açık anlatmaktan geri kalmadı.
HABER YAYINLANMADI Birlikteki askerler Hersh'e her şeyi bütün açıklığıyla ve en dehşet verici yönleriyle anlatmış olmalarına rağmen ve Calley'in kendi avukatı bile olayı doğrulamaya hazırken, aralarında New York Times'ın da bulunduğu bazı büyük gazeteler haberi yayınlamadılar. Daha sonra kendisiyle yapılan röportajlarda "Ben yazmaya devam ettim" diyen Hersh, gerçekten de haberi ısrarla takip etti ve Vietnamlı çocukları bizzat vuran Paul Meadlo'yu bularak konuşturdu. Artık insanlık suçunun saklanacak tarafı kalmamıştı ve haber tüm gazetelerde yer aldı. Hersh, My Lai haber yaptığı zaman henüz 32 yaşındaydı ve ertesi yıl bu haberle Pulitzer Ödülü'nü aldı. 32 yaşında Pulitzer Ödülü'nü alan Hersh, meslek yaşamı boyunca pislik eşelemeye, Amerika'nın tarihini" yazmaya devam etti. New York Times'da CIA'nın iç "düşmanlar"a karşı yürüttüğü yasadışı casusluklar, Henry Kissinger'in devlet memurlarını izlettirmesi ve 1973'te Şili'de gerçekleştirilen ABD destekli darbe ve Kamboçya'nın gizlice bombalanması ve son olarak Ebu Garib'deki işkence gibi bir dizi olayı haber yapan Hersh, bu çalışmalarını toparladığı sekiz kitap yazdı.
CAN ALICI SORULAR Hersh'ün son kitabı -Komuta Zinciri" Agora yayınları tarafından Türkçe'ye kazandırıldı. Hers, bu kitabında 11 Eylül'den Irak işgaline gelen süreçte kaleme aldığı üç yazıya yer veriyor: Ebu Garib'de İşkence, Emir- Komuta Zinciri ve Gri Bölge. Kitapta Bush yönetimini, Irak işgali öncesi istihbarat analiz sürecinin manipülasyonunu, Ebu Garib'te yaşanan işkenceleri, Guantanamo problemini ve her şeyden önemlisi Amerika'nın küçük bir grup tarafından nasıl ele geçirildiğini anlatıyor. "Sekiz veya dokuz yeni muhafazakarın oluşturduğu bir tarikat, bir şekilde hükümeti ele geçirdi" diyen Hersh, şu can alıcı soruları soruyor: "Irak'a açılan savaşın uluslararası terörizme cevap olduğunu düşünen sekiz dokuz yeni muhafazakar, arzularını nasıl gerçekleştirdi? Basını nasıl korkuttular, kongreyi nasıl yanılttılar ve askerlere nasıl hakim oldular? Demokrasimiz gerçekten bu kadar narin ve kırılgan mı?" Ve son noktayı koyuyor: "İş Pentagon'daki ve Beyaz Saray'daki birkaç adama dayandığında demokrasinin ne olduğunu merak etmelisiniz!" Tabii ki Bush demokrasisini sorgulayan Hersh, Bush yönetimi tarafından hiç sevilmedi. Pentagon'da yeni muhafazakar hareketin liderlerinden biri olan Richard Perle onun için şöyle diyor: "Amerikan gazeteciliğinde görebileceğiniz, bir teröriste en yakın kişi sayılabilir." Pentagon sözcüsü Lawrance Di Rita ise öfkesini gizleyemiyor: "Duvara b.k atar ve sonra da birinin gelip, o b.k içinden gerçekleri çıkarmasını bekler. Saçmalamaktan başka bir nane yediği yok." Ancak Hersh'ün eşelediği her pislik sonuçta onu haklı çıkardı.
KÜRT KOMANDOLARI Kitaptaki bilgiler Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Özellikle "Ortadoğu, Kürtler ve İsrail" başlıklı bölümde aşağıdaki gibi çarpıcı bilgiler yer alıyor. "Eski istihbarat yetkilisi bana, egemenliğin devrinden sonra İsrail'in ilk ve en acil hedefinin, 'Şii milislerle denge sağlasın diye Kürt komando birlikleri kurmak' olduğunu söyledi. Eski İsrail istihbarat subayı, İsrail'in 2003 yılı sonlarından beri Kürt komando birliklerini, İsrail'in en gizli komando birimleri Mistaravim kadar etkin bir güçte eğittiklerini söyledi. Yine bu subaya göre, İsrail'in Kürtlere yardımının başlıca hedefi, onlara Amerikan komando birliklerinin yapamadıklarını yaptırmaktı, yani düşman saflara sızmak, istihbarat toplamak, sonra da Irak'taki Sünni ve Şii direnişçilerin liderlerini öldürmek."
Metin Sever
|