|
|
Yargıtay ve laiklik...
Laikliği savunanları dinsizlikle suçlayan bir gazete yazarı hakkında açılan davanın, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na geldiğini ve Genel Kurul'un da 13'e karşı 14 oyla çok tartışılan bir karar verdiğini biliyoruz. Genel Kurul'un 14 üyesine göre şeriatı savunmak düşünce özgürlüğü içinde yer alır. Laiklik oturmuş bir kurumdur ve artık toplum, yasalar olmadan da bunu koruyacak olgunluğa erişmiştir. Aynı görüşte olmayan 13 üyeye göre ise durum hiç de böyle değildir. Madımak yangını, Hizbullah'ın mezar evleri, din terörü adına patlayan sayısız bombalar, yaşadığımız "yakın tehlike"lerdir ve şeriatı savunmak başlı başına bir "şiddet"tir. Şeriat, nazizm ve faşizm gibi bir çağdışılıktır. Onu savunmak bir "düşünce özgürlüğü" çeşidi olamaz. Benim belirtmek istediğim husus şudur: Kararı alan ve ona muhalif olan Yargıtay üyeleri, düşüncelerini ortaya koyarken Kuran ayetlerine dayanmak hatasına düşmüşlerdir. Laikliği savunan yüksek yargıçların bunun için Kuran'ın "İkra", "Bakara", "Mina", "Enfal", "Tevbe", "Ahzap" ve "Muhammet" surelerini "referans" yapması ve Kuran'ın 19. ayetinde "kafirlerin öldürülmesi"nden söz edildiği gibi örnekler vermesi kanaatimce son derece yanlıştır. Hukuk ve din kuralları birbirine karıştırılamaz ve gerekçe yapılamaz çünkü... Av. Sadi BÜLBÜL - ANKARA
|