Sevgililer Günü... mü acaba?
14 Şubat'ı ilk duyduğumda lise birdeydim. Aslında tam ne anlama geldiğini bilemiyordum ama mühimdi işte. Ablam ve saz arkadaşlarının gündemine birinci sıradan oturmuştu, teneffüs aralarında zirveler yapılıyordu, haftalar öncesinden hazırlıklara başlarlardı. Her şey kalp, her şey kırmızı. Bir kızcağıza kötü bir şeyler olunca Aziz Valentine'in çıkardığı bu 'Sevgililer Günü' hadisesi de bana lise ikide dank etti. O zamanlar benim için Turkish Banderas, anneannem içim At Hırsızı Kılıklı Serseri olan bir flörtüm vardı. Kendisine en janjanlısından tipik bir 'KKH (kırmızı kalpli her şey) no: 14 kutusu' hazırladım. Bu kutu nesilden nesile aktarılacak bir genç kız demirbaşı olup, günün ve hedef erkeğin zevklerine göre değişebilir. İçine kırmızı kalpli ve 'love' yazan ne bulursan koyarsın. Bunlar genellikle bir işe yaramayan ancak bir arada zengin duran şeylerdir. Kısaca, sponsorunuz (babanız) ne kadar para verdiyse eksi kuaför parası işte o kadar her şey. İlk 'Sevgililer Günü'mde elimde KKH no: 14'ümle 'acaba ne verecek?' diye beklerken kocaman kalpten bir 'hava'yı alınca 'Sevgililer Günü' oldu, 'Hayallerimin Yıkılma Günü'... Lise iki sekiz sene önceydi ve fakat kafama saksı düşüp, bugünün hiç de romantik olmadığını idrak etmem altı senemi aldı. Bence zavallı Valentine'i Anma Günü'nü sevgilileri ayırmak amacıyla, manita bulamayan 'Gargamel' düzenledi. Çünkü erkek kişilerde 'Sevgililer Günü' çipi yoktur ve günün sonunda kavga, küsme, eski sevgiliyi arama ihtimali ortalama yüzde 90'dır. Kız milleti o kalp senin bu kalp benim didinirken erkek hatırlarsa iyidir, o gün maç izlemezse daha da iyidir. Köşeden çiçek alıp, aşk dolu kısa mesaj (resimli olursa +10 puan) çekerse en iyidir. Çiçek+ mesaj+ yemek olursa da ilahtır ve 'İlahlar azdır, elinden kaçıran kazdır.' Her yıl aşkölçerime göre adını 'Enayiler Günü', 'Hadi Kızlar Dağılalım Günü', 'Ya Sabır Günü' gibi değiştirdiğim o gün, bugün. Kızlar kendinizi kötüye hazırlayın, iyisi olursa sürpriz olsun kafasındayım. Kapiş? Benimki eğer unutursa, bugünü ikimize de 'Kör kuyularda merdivensiz kaldım günü' yaparım. Esprilerle süslü bir öpücükle geçiştirirse 'iki kapris, bir gülücük' yani öldürmem ama süründürürüm. Aslında her ikisinde de annemin "Bak Afrika'da aç çocuklar var" cümlesini hatırlayıp bir saatte konuyu kapatırım ya neyse... Kim bilir belki ummadık taş baş yarabilir mi acaba? Yarsın! Yarsın! Yarsın!.. Yazmıştım geçen 14. Şubat'ta, Hıncal'ın Yeri'ndeki Sevgi'nin Günlüğü'nde... Sonra o gün ne mi oldu? Elbette ummadık taş baş yarmadı... Koşup en kocamanı en romantik görünümlüsünden iki adet kırmızı şarap kadehi artı metal şaraplık aldım. Güzelce dev bir kutunun içine konuşlandırdıktan sonra üç boyutlu 'Sevgililer Günü' kartlarından bol miktarda edindim. Manitanın evinin dört bir köşesine kartları yerleştirdim. Kahve dolabına, banyoya, CDlerinin yanına, yastık üstüne... vs. Peki o ne yaptı? Kartları gözü görmedi, gözüne soktum. Şarap kadehlerini ve şaraplığı sevdi sandım... On gün sonra yemeğe gelen annem ve babam kırmızı şarap isteyince duruma aydım. Hep beraber masada yemek yerken, yarım saat sonra... Benimki sen kadehleri çok beğen ve "Ayşe bu kadehler nereden çıktı pek şıkmış" de... Şimdi mi boğazlarsın, sabaha mı saklarsın? Masa buzz. Benden cevap "Canım ciğerim, bak hazır cam açık. Koridorun başına kadar git. Sonra koşup camdan atla lütfen!" Hata hediyede miydi? Exsevgilimde miydi? Yoksa zorla hediye alacaz da romantik yapacaz diye dayatılan bugüne inanan bende miydi? Özetle canını seven büyük beklentilere girmesin! 'Sevgililer Günü' ıstırapları bitsin. Hem gerçek sevgiliye her gün bayram...
|